27 Aralık 2012 Perşembe

küçük daire

 
Ömür sermayesi pek azdır; lüzumlu işler pek çoktur.
Birbiri içinde, iç içe dâireler gibi, her insanın kalb ve mide dairesinden ve ceset ve hane dairesinden, mahalle ve şehir dairesinden ve vatan ve memleket dairesinden ve dünya ve insanlar dairesinden tut, tâ hayat sahibi ve dünya dairesine kadar, birbiri içinde daireler var. Herbir dairede, herbir insanın bir nevi vazifesi bulunabilir. Fakat en küçük dairede en büyük ve ehemmiyetli ve daimi vazife var. Ve en büyük dâirede en küçük ve geçici arasıra vazife bulunabilir. Bu kıyasla, küçüklük ve büyüklük ters orantılı vazifeler bulunabilir.
 Şu nefis dediğimiz ENE / Ben
Fakat büyük dairenin câzibedarlığı(çekicilik) cihetiyle küçük dairedeki lüzumlu ve ehemmiyetli hizmeti bıraktırıp lüzumsuz, anlamsız, kişinin kendisine yararı olmayan ve dış dünyaya ait işlerle meşgul eder. Sermaye-i hayatını(hayat sermayesi) boş yerde imha eder. O kıymettar ömrünü kıymetsiz şeylerde öldürür.
Mesela mide doyurulmazsa ceset ölür. Mide günde üç defa yemek ister. Bu isteğe muntazaman bakmak zorundayız. İnsan, sadece mide ve cesetten ibaret değildir. İnsanın bir de manevi bir mide ve cesedi vardır ki, bu kalp, akıl, vicdan gibi nurani ve latif şeylerden müteşekkildir. Nasıl maddi mide doyurulmak isteniyorsa, bu manevi cihaz ve duygular da doyurulmak ister. Maddi mide günde üç öğün yemek ile doyar, kalp ve ruh ise günde beş vakit namaz ile doyar.
İşte bu vazifeleri terk etsek, hem maddi hem de manevi cesedimiz ölür.
Bu yüzden bu küçük daire diğer büyük dairelerden daha büyük ve önemlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder