Güneşin doğması ve batması nasıl belli bir kanun ve adet üzere sabit ise, aynı şekilde insanın doğması ve ölmesi de kaderin takdiri ile sabittir, değişmesi mümkün değildir. İnsan ne yaparsa yapsın kaderinde takdir edilmiş olan şeyleri bozup değiştiremez.
Kaderde ne takdir edilmişse insan onu yaşar.
Üstad Hazretleri bu hakikati
“İsterse başını taşa vursun ki, o yazıları silsin-fakat başı kırılır, yazılara birşey olmaz ha!”
şeklinde tasvir ediyor.
Hal böyle iken, insan kaderin bu kati takdirine teslim ve tevekkül edip dünyanın yükünden ve endişelerinden sıyrılması ve tam bir huzur içinde mutlu bir yaşam sürmesi icap eder. Yok aksini yaparsa, her hadise karşısında titrer ve korkar, hayat ona büyük bir yük ve sıkıntı olur. "Kadere iman eden kederden emin olur" kaidesi bu manaya güzel bir levhadır.
Zamanı ve vakti tayin edilmiş ölümden, ancak imansızlar ve gafiller korkar.
“Ey RABBimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalblerimizi sapıklığa meylettirme. Yüce katından bize bir rahmet bağışla. Muhakkak ki veren Sensin, dua edip istediklerimizi bize bağışlayan Sensin.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:8.
ALLAH dinimizi imanımızı koru
Ey RABBimiz! Bizi dini ve dünyevi fitnelerden ve ahir zaman fitnesinden Mesih-i Deccal’ın ve Süfyan’ın fitnesinin şerrinden, dinsizlerin tecavüzünden, münafıkların şerrinden, fasıkların fitnesinden koru.
Ey RABBimiz! Bizi dalaletten, bid’atlardan, belalardan, falcılıkdan,sapıklıktan
Ey RABBimiz! Bizi dalaletten, bid’atlardan, belalardan, falcılıkdan,sapıklıktan
ve kötülüğe sevk eden nefsin şerrinden koru ve muhafaza et
amin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder