Nasıl sema dairesindeki yıldızlar,
görünüşte rastgele dağıtılmış bilyeler gibi dururken, altlarında fennin beyanı ile mükemmel bir insicam(düzgünlük) ve intizam(tertib, düzen, düzgünlük ve nizam üzere olmak) hükmediyor.
Aynı şekilde insanlığın karmaşık gibi duran toplumsal ve sosyal yapısında da aynı insicam ve intizam hükmediyor.
Burada şirkin vekili insanların karma karışık vaziyetini görüp iştaha gelerek, "acaba burada şirke bir yer ve kapı bulabilir miyim" diyerek, insan türüne şirk namına sahiplenmek istiyor. Halbuki insan türü ve insanların toplumsal yapısı da bugün fen ilimlerinin incelediği muazzam bir sanat ve mükemmel bir şaheserdir.
Mesela, İstanbul’da taksim meydanında sel gibi akan adamlara yüksek bir yerden bakan adam; bütün bu insanlar, karışık ve düzensiz bir şekilde hareket ediyorlar zanneder. Zahirde o sel gibi düzensiz hareket eden insanlarda bir insicam ve ahenk görünmüyor, ama her bir adamı çevirip nereye gidiyorsun diye sorduğumuzda, hepsinin bir amaç ve gayeye yönelik yürüdüğünü anlarız. Ve karmaşık duran yürümelerin altında insanlar adedince maksat ve gayelerin olduğuna hükmederiz ve o sel gibi akışın o maksatların üzerinde ince bir zar olduğunu anlarız. O akımın maksatlı ve planlı olduğunu görürüz.
İnsanlık da dünya meydanında yürürken, karmaşık gibi durabilirler, ama asla maksatsız ve gayesiz yaratılmamışlardır.
Öyle ise ALLAH sadece bitki, hayvan ve küreler üzerinde hükümran değil,
insanların karmaşık gibi duran sosyal olaylarında da hükümrandır.
Yığınları tesadüfe ve tabiata vermek insan açısından biraz daha kolay olduğu için, şeytan bu damarı çok işletiyor.
lumiere571.blogspot.com
latahzeninnallahemeana.wordpress.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder