Çocuk ağlaması ile nasıl anne ve babasını kendine çekiyor ise,
insan da sonsuz acizlik ve fakirlik damarını ibadet ve kulluk noktasından işletmek ile ALLAH’ın sonsuz merhamet ve şefkatini kendine çekebilir; o halini kendine şefaatçi yapabilir.
ALLAH, insanı fıtrat ve mahiyet olarak sınırsız ihtiyaçlar içinde yaratmıştır. Bu yüzden insan kainatta her şeye muhtaç bir durumdadır. Ama insan bu sayısız ihtiyaçlardan en basitini bile tedarik etmekten acizdir. İnsanın sermaye ve iktidarı en adi bir ihtiyacı bile karşılayamıyor. İnsan bu noktada mutlak bir acizlik ve fakirlik içindedir. İnsanın böyle bir mahiyette yaratılmasının sebebi, bu ihtiyaç hissi ile, muhtaç olmayan sonsuz zenginlik sahibi olan ALLAH’ı tanımak içindir. Yani insan her şeyde acizlik ve fakirlik saiki ile ALLAH’ın sonsuz kudret ve gınasına intikal ediyor. Yani insandaki sonsuz fakirlik, ALLAH’ın sonsuz zenginliğine açılan bir penceredir. İnsan bu pencere ile ALLAH’a bakıyor ve bu pencere sayesinde ona müteveccih oluyor.
İşte insanın bu acizlik ve fakirlik damarı yüzündendir ki bütün kainat insana hizmet ettiriliyor.
Güneş, büyüklüğüne rağmen insana soba ve lamba, ay ise takvimcilik yapıyor. Dağlar denizler ve ovalar hep insan etrafında işliyor ve ona hizmet ediyor. Bütün anne ve babaları yavruların etrafında pervane yapan sır, yine bu acizlik ve zaaftır. Aynı şekilde insan da şu kainatın kucağında aciz ve çaresiz bir bebek gibidir. Bu sebeple ki kainat insan etrafında ALLAH’ın sonsuz şefkati ile pervane gibi döndürülüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder