Bir şehirde ahali, nasıl talep ve ihtiyaçlarını valiye aktarmak için bir elçi seçer; o elçi ahali namına gider vali ile konuşur, ahalinin ihtiyaç ve taleplerini valiye bildirir.
Aynı şekilde ALLAH RESULÜ (asv) de, bütün kainat ve mahlukat ahalisinin bir vekili, bir elçisi olarak Miraç'ta ALLAH’ın huzuruna çıkmıştır.
PEYGAMBER EFENDİMİZ (asv) ALLAH’ın rububiyet ve saltanatını kainatta hem okuyor hem de insanlara okutuyor. Yani ALLAH’ı isim ve sıfatları ile insanlara ilan edip duyuruyor. Ayrıca insanların talep ve ihtiyaçlarını ALLAH’a arz etmekte bir öncü, bir elçi oluyor. Yani çift kanatlı bir vekillik ediyor. Bir kanadı ile ALLAH’ı insanlara ilan ediyor, diğer kanadı ile insanların ihtiyacını ALLAH’a takdim ediyor.
Evet Miraç'ta, ALLAH RESULÜ(asv) bütün mahlukatın fıtri ve kali halleri ile ettikleri dua ve ibadetleri, ALLAH’a hem kendi namına hem de mahlukat namına takdim etmiştir.
Öyle bir elçi ki,
okumak yazmak öğrenmediği ve ümmi olduğu halde on dört asrın ukalasını, filozoflarını hayrette bırakan ve semavi dinlerde birinciliği kazanan bir din ile birden, tecrübesiz, defaten meydana çıkması emsal kabul etmez bir halet olduğu gibi, sözlerinden, fiillerinden, hallerinden çıkan İslamiyet her zamanda üç yüz elli milyon insanın ruhlarına, nefislerine, akıllarına terbiyekarane ders vermesi ve manevi terakkiyata sevk etmesi, emsalsiz bir halettir.
O’nun âdilane kanunlarıyla beşeriyet maddi-manevi terakki etmiş, onun iman ve itikatla ortaya çıkışını ehli tahkik her zaman örnek almış ve onun feyzinden yararlanmıştır. Beşer tarihinde onun vahiyle başardığı inkılabı kimse başaramamıştır. Onun evrensel öğretilerinden herkes yararlanmaktadır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder