5 Kasım 2012 Pazartesi

bir bahçe

Meselâ, şâhâne bir bahçe var ki;
bu bahçenin gelişip büyümesinde binlerce kişi çalışıyor. Bu kişilerin hepsi ayrı bir vazife yapıyor, bunların hepsinin çalışmasının neticesinde; bahçe güzel bir şekil alıyor. Bu binlerce görevden birisi de; bahçeye giden su kanalının vanasını açıp kapama işidir.

Şimdi bu kanal vanasının başında oturan adam, ben şu vanayı açmasam bütün bahçe kurur ve güzelliklerini kaybeder, öyle ise şu bahçenin bütün güzellikleri bana ve şu vazifeme aittir dese, diğer bahçe emekçilerine zulüm ve haksızlık etmiş olur. Zira bahçenin kurutulması ya da güzelliklerinin yok edilmesi için,
bir vazife ya da sebebin terk edilmesi yeterlidir. Ama bahçenin güzelliklerin oluşması için tek tek bütün sebeplerin ve vazifelerin ifa edilmesi gerekiyor. Vanayı açıp kapamak, bu bin vazifeden sadece bir tanesidir. Vananın açılması ile işler bitmiyor, bahçenin diğer vazifelerinin de görülmesi gerekiyor.
Öyle ise bahçenin güzellikleri, bütün çalışanların emeklerinin ortak bir mahsulüdür; ama lakin bahçenin kurutulması bir adamın vazifesini terk etmesi iledir.
Şimdi bahçenin sahibi, vana başında oturan adamın vazifesizliğine çok şiddetli bir şekilde kızması ve ona sanki bin kişi gibi muamele etmesi ve öyle cezaya çarptırması, vana açmamanın neticesindeki büyük yıkım ve tahribatlar içindir, yoksa sadece vanayı açmamak fiili ve vazifesine kızmıyor. Vana açmamak basit bir olay; lakin bu basit olayın sonucunda bin kişinin hizmet ve emeği heba oluyor, bahçe kuruyor. Bu yüzden vanayı açmayan adam, bahçede çalışan bin kişinin emeğine ve hizmetine ihanet etmiş oluyor. Elbette bahçe sahibi bu adamdan hesap sorarken, o bin çalışanın hakkını da beraberinde soracaktır.

İnsan da şu kainat bahçesinde suyun vanasını açıp kapamak misüllü,
önemli bir mevkiinin ve vazifenin başındadır.
Kainat bahçesinde hava, su, ateş toprak gibi sayısız hizmetçi ve emekçi, ALLAH’ın istihdamı ile çalıştırılıyor. İnsan da bu bahçenin meyvesi ve en önemli halifesi konumundadır. Yani kainat, insanın vazifesine bağımlı olarak istihdam olunuyor.
İnsan bu vazifeyi terk ederse, kainatın bütün çaba ve hizmetleri boşa çıkar

İnsanın vazifesi ise; iman ve ibadettir.
İnsan bu vazifeleri terk ederse, bütün kainatın yaratılış amacına ve hizmet çabasına ihanet etmiş olur. ALLAH da insandan hesap sorarken, bütün kainatın hak ve hukuku ile beraber sorar.
İşte Kur’an’ın, şiddetli bir şekilde, insandan sanki kuvvetli bir tasarruf ehli gibi şikayet edip tehdit etmesi, bu sırdan ileri geliyor.
Yoksa hakikatte insan gayet zayıf ve acizdir; ama terk-i vazife neticesinde yaptığı zulüm ve tahribat, vana başında oturan adamın bahçeyi kurutması gibi çok büyük ve dehşetlidir.
İşte ALLAH, bu basit vazife terkine değil,
bu terkten sonra hasıl olan dehşetli neticelere hiddet edip kızıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder