13 Kasım 2012 Salı

değişim

Namaz vakitlerindeki inkılaplar
Bunların tümü
(a) Mühim bir inkılap başı,
(b) ALLAH’ın büyük tasarruflarının aynası,
(c) hem o tasarruflar içinde CENAB-I HAKK’ın büyük ihsanlarının yansıdığı birer levha hükmünde olduğunu
Sabah namazının başlangıcı mühim bir inkılabın ilk adımıdır.
Gecenin karanlığı gidiyor ve yerini gündüzün aydınlığına bırakıyor.
Bu büyük bir değişimdir.
Bu değişimin olması için “azim bir İlahi tasarruf” icra edilmektedir.
Koca dünya döndürülmekte, yatsıdan itibaren saatlerce süren bu dönüşle aydınlığın sahiline ulaşılmış olmaktadır.
Zelzelede bir şehrin bütün binalarıyla, bütün insanlarıyla sallanmasını
hayretle gören ve düşünen insanların, koca dünyanın dönmesi gibi azim bir tasarrufu görmezlikten gelmemeleri gerekir.
İşte gafletle çoğu zaman geçiştirilen ve ülfetle göz ardı edilen bu büyük tasarrufu seyretmemiz ve düşünmemiz için o inkılap vaktini uyku ile geçirmeyip namaz kılmamız emredilmiştir.

Birçok azim tasarruflar, icraatlar olabilir ki sonunda hiçbir fayda çıkmaz.
Faraza, CENAB-I HAKK Merkür gezegeninin tamamını bir anda buğday tarlasına çevirseydi,
bu azim bir tasarruf olurdu, ama biz o tasarruftan bir fayda göremeyeceğimiz için bu tasarruf bize bir ihsan olmazdı. Dünyanın dönüşü ise öyle değildir. Bu tasarruftan külli ihsanlar çıkıyor, gündüz geliyor, insanlar maişet için çalışmaya başlıyorlar.
1- Kâinatın; yokluk gecesinden sonra, altı günde yaratılışının birinci günü ile.
2- İnsanın; yokluk karanlığından sonra,
doğumundan önce ana rahminde bulunduğu zaman dilimi ile.
3- Dünyanın kıştan sonra, yazdan önce girdiği ilkbahar mevsimi ile.
Gayet zayıf ve aciz olan insan; gecenin karanlığından kurtulup fecir vaktine eriştiğinde, peşinden gelen gündüz vaktinde beline yüklenecek işleri taşıyabilmek için manevî bir dayanağa, güç ve kudrete ihtiyaç duymaktadır.
İşte bu vakitte namaz kılmakla insan, CENAB-I HAKK’a sığınmış; kâinatı yaratan, kendisini var eden ve her sene ilkbaharı envaiçeşit güzelliklerle tanzim eden ALLAH’a şükrünü arz etmiş olmaktadır.
öğle namazı vakti
1- Kâinatın meyvesi olarak insan cinsinin yaratıldığı zaman ile. 2- İnsanın gençlik kemaline ulaştığı zaman ile. 3- Her sene hadsiz meyve ve rızıklarla gelen yaz mevsimi ile.
Öğle vaktinde, işlerin tazyikinden kurtulan insanın, gafletten sıyrılarak, yukarıdaki üç küllî vakitlerde ulaştığı CENAB-ı HAKK’ın bütün nimetlerine şükretmek için namaz kılması en makbul bir kulluk hâlidir.
İkindi vakti
o günün sığınışından başka, şu zaman dilimlerinde RABB-İ RAHİM’e sığınışı da temsil ediyor:
1- İkindi vakti Peygamberi olan Hazret-i MUHAMMEDİM’in (asm) ümmeti olduğuna şükür ve âhirzaman felâketinden ALLAH’a sığınış.
2- İnsanın ihtiyarlık çağından ALLAH’a sığınış.
3- Her şeyin solduğu güz mevsiminden ALLAH’a sığınış.
akşam vakti
1- Kıyametin kopuşu.
2- İnsanın ölümü.
3- Senenin güz mevsimi sonrası canlıları kış uykusuna veya ölüme götürdüğü ara mevsim.
Kıyamet ve ölüm gibi, CENAB-I HAKK’ın Celâl tecellilerini hatırlatan ve insanlığı gaflet uykusuna karşı ikaz eden akşam vaktinde namazla ALLAH’a sığınmak fevkalâde ciddî bir hakikat, fani misafirhanede baki bir sohbet ve daimî bir saadettir.
Gündüzün bütün eserlerinin karanlığa gömüldüğü yatsı vaktine gelince…
Bu vakit de KAHHAR-I ZÜLCELAL’in CELALLİ tasarruflarını ilân eden şu zaman dilimlerine işaret ediyor:
1- Kâinatın kıyamet sonrası, ahiret sabahından önceki gecesine.
2- İnsanın ölüm sonrası kabir hayatına.
3- Kışın beyaz kefeniyle ölmüş yeryüzünü örttüğü mevsime. Sonsuz derece fakir ve muhtaç olan insan rûhunun, İbrâhim Aleyhisselâm gibi “Ben batanları sevmem!” diyerek fânî olan her şeyden yüz çevirip, batışa giden her şeyden ALLAH’a sığınıp, yokluğa düşen her yoldan gönlünü çekip alarak, yok olmayan gerçek Sevgili olan CENAB-I HAKK’ın dergâhına yatsı namazı ile ilticâ etmesi, bütün mahlûkât adına ALLAH’a secde etmesi ne kadar onurlu ve lezzetli bir görev, ne kadar mâkul ve münâsip bir vazîfe, bir hizmet, bir kulluk ve ciddî bir hakîkattir.
Gecenin teheccüdü ise,
kabir gecesinde ve berzah karanlığında fevkalâde lüzumlu bir ışıktır.
Ve nihayet haşrin gelmesinden şüphe edenlere diyor ki:
“Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar mâkul ve lâzım ve kat’î ise, haşrin sabahı da, berzahın baharı da o kat’iyettedir.!”
işte bunların her biri büyük bir inkılaptır, azim bir tasarruftur ve büyük bir ihsandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder