8 Eylül 2012 Cumartesi

kalp ve nazar

İnsanın kalbinde ve nazarında(bakış, düşünce) ne varsa hayatı ve olayları ona göre yorumlar.
Öyle ise en mühim iş kalp ve nazarın nasıl ve neyle terbiye edildiğidir.
Zaten insanın diğer cihazları kalp ve nazara bakar,
kalp ve nazarda ne varsa hükmü de ona göre olur.
İnsanın dünya hayatından pişman olmasının temelinde, iman ve tevekkül zafiyeti ile birlikte hadiselerin iç yüzünü ve İlahi hikmetlerini görememek yatıyor.
İnsan her olayın içyüzüne vakıf olup her hadisenin arkasındaki İlahi tasarrufu görse,
o zaman kainat akıcı ve zevkli bir roman gibi lezzet verir, pişmanlık şevke inkılap eder.
Güzel görüp güzel düşünme ve hayattan lezzet alma, bilinçaltıyla, yani bilinçaltının doğru doldurulup, programlanıp kullanılmasıyla ilgilidir.
İnsanın kalp ve aklında ne hükmedip yerleşmiş ise, o hükme göre hadiseleri yorumlayıp algılaması, insan fıtratının değişmez bir prensibidir.
Mesela, pesimist (karamsar, kötümser) bir filozof her şeyi karamsar olarak okur ve anlar, hayatı da ona göre şekillenir. Optimist (iyimser) bir filozof ise her şeyi iyimserlik penceresinden izler, hayatı da ona göre algılar. Kırmızı gözlük nasıl eşyayı kırmızı gösteriyor ise, siyah gözlük de eşyayı siyah gösterir.
Münkir kişi kainatı anlamsız, işe yaramaz ve tesadüfün oyuncağı olarak gördüğü için, her şey ona azaplı ve sıkıntılı olarak yansır. Mümin ise her şeyin anlamlı, faydalı ve ALLAH’ın tedbir ve idaresinde olduğunu bildiği için her şey ona sevimli ve huzurlu olarak yansır.
İbadet bir gözlüktür,
onu takmayanlar, mevcudatın yapmış oldukları fıtri ibadetleri göremezler ve okuyamazlar. Sağlam bir iman nasıl her şeyin ardında ALLAH’ın kudret elini ve tasarrufunu
zahir bir şekilde gösteriyor ise, sağlam bir ibadet de mevcudatın hal ve kal dili ile yapmış oldukları ibadetleri zahir bir şekilde gösterip ilan eder. Bu ALLAH’ın insanlık alemine koyduğu önemli bir kanun, mühim bir prensiptir. Bu kanun ve prensibin konulmasının sebebi de her şeyde ALLAH’ı giden yolu görebilmek içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder