11 Eylül 2012 Salı

bilgi ve hüküm lazım

İçerisinde güneşin ışıldadığı damlada
ya gerçekten bir güneş vardır ya da gerçek bir güneşin yansıması yani aynasıdır.
Eğer gerçekten bir damlada gerçek bir güneşin varlığına kabul edersek, her parlak şeyde bir güneş kabul etmek zorunda kalırız. Yani aynalar sayısınca güneşler.
“Zerre(Atom)” ve “zerredeki güneş”
kendiliğinden (ilim ve kudret bakımından) bir hiç olan varlıklardır;
“zerrede görülen güneş” ise zerre gibi varlıklarda görülen muhteşem ilim ve kudret tecellileridir. Zerre gibi küçük bir şeyin güneş kadar büyük işler görüyor olması, o işleri o zerrenin görmediğini gösteriyor.
Belki o zerrede o işleri yapabilecek birinin muhteşem ilim, şuur ve kudretini gösteriyor.
göz misali
Gözün hayatiyetinin ve fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde devamı için âsaba (sinirlere, yani gözde medya gelen hadiseleri beynin görme merkezleri götüren ve görmek için gözün içindeki ve dışındaki kasların hareketliliğini sağlayan sinirlere), evride (toplar damarlara, yani hücrede meydana zehirli arıkları alıp götüren damarlara) ve şerayine (atardamarlara, yani hücrelerin oksijen, gıda ve vücudun başka yerlerinde üretilip hücrenin düzenli çalışması için gerekli maddeleri hücreye getiren damarlara) hükmünün geçmesi lazımdır.

Bu da ancak her göz hücresinin tüm beden hakkında bilgisinin bulunması
ve de tüm bedene hükmünün geçmesi ile mümkündür.
Aynı mantık tüm diğer beden hücreleri için, hatta tüm canlıların her bir hücresi için de geçerlidir.
Her damlada bir güneş yerine gökte bir güneşi kabul edip bütün damlalardaki güneşleri ona atfetmek gibi; her şeyde ilahî bir ilim, şuur ve kudret vehmetmek yerine
her şeye ALİM ve KADİR bir tek ALLAH’ı
kabul etmek son derece kolay ve makuldur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder