27 Eylül 2012 Perşembe

ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.

Bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz.
Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz.
ALLAH bilir, siz bilmezsiniz.
kader anlayışımız önemlidir
Şayet kaderi, ALLAH'ın hakkımızda çok önceden yazdığı bir senaryo ve bizler de mecburen o senaryoya tabi olarak hareket eden oyuncular olarak algılıyorsak, bu kader anlayışı yanlıştır.
Bir kere herkes vicdanen biliyor ki, her fiilinde ve davranışında hiçbir senaryo okumadan, bir zorlama olmadan, kendi istek ve irademizle hareket ediyoruz. Bu vicdani bilgi her şeyi açık ifade etmektedir. Bu vicdani bilgi bize başka bir yerden bir baskının olmadığını ifade etmektedir. Peki neden hâlâ bu kader konusu tartışılıyor, derseniz?
Buna cevabımız şudur:
Tartışılan, gerçek kader değildir;
tartışılan bizim kader anlayışımız veya birilerinin kadere yüklediği yanlış manalardır.
ALLAH'ın bizim geleceğimizi bilmesi ile geleceğimizi önceden yazması farklı şeylerdir. Biz geleceğimizi bilmiyoruz. Çünkü mahlukuz, zaman ve mekan ile kayıtlıyız. Ancak ALLAH zaman ve mekan ile kayıtlı değildir.
O; gelecek, geçmiş ve şimdiki halimizi bir anda görüyor.
Bizim hakkımızda gördüğü ise bizim yaptıklarımızdır.
Yani, ALLAH bizim yaptıklarımızı biliyor.
O bildiği için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımızı O biliyor.
Tek fark önceden bilmesidir.
Önceden bildiği için de önceden yazmıştır.
İşte kafalarımızı karıştıran şey, bu önceden yazma veya görme, bilme olayıdır.
Kayıt yapan bir kamera bizim yapmadığımız bir şeyi kaydetmiyor.
Bizim yaptıklarımızı kaydediyor. Şayet on gün veya daha ilerisini de kaydeden bir kamera olsaydı, bu kamera yine bizim yaptıklarımızı kaydedecekti. O kaydettiği için biz yapmayacak, biz yaptığımız için kamera kaydetmiş diyecektik.
Kafalarımızın karışmasının asıl nedeni ise, önceden bir olayın nasıl görüleceği ve bilinebileceğini bilmememiz, aklımıza sığdıramamamızdır.
Bu sadece ALLAH'a ait bir vasıftır.
Senin elinde bir ayna bulunsa, sağ taraftaki mesafe mazi, sol taraf müstakbel farz edilse o ayine yalnız mukabilini tutar. Sonra ayineyi yukarıya kaldırdıkça iki tarafı birden tutar ayinesine alır. Ayine yükseğe çıktıkça o ayinenin görüş ufku ve dairesi genişlenir. Mazi ve müstakbeldeki olayları bir anda görür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder