11. Beni, yarattığım kişiyle başbaşa bırak.
12. 13. Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.
14. Kendisine alabildiğine imkanlar sağladım.
15. Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.
16. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır.
17. Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
18. Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
19. Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!
20. Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!
21. Sonra (Kur'an hakkında) derin derin düşündü.
22. Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.
23. 24. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: "Bu ancak nakledilegelen bir sihirdir."
25. "Bu, ancak insan sözüdür."
26. Ben onu "Sekar"a (cehenneme) sokacağım.
12. 13. Ona bol mal ve gözü önünde duran oğullar verdim.
14. Kendisine alabildiğine imkanlar sağladım.
15. Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.
16. Hayır, umduğu gibi olmayacak. Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı inatçıdır.
17. Ben onu dimdik bir yokuşa sardıracağım.
18. Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
19. Kahrolası nasıl da ölçtü biçti!
20. Yine kahrolası, nasıl ölçtü biçti!
21. Sonra (Kur'an hakkında) derin derin düşündü.
22. Sonra yüzünü ekşitti, kaşlarını çattı.
23. 24. Sonra arkasını döndü ve büyüklük taslayıp şöyle dedi: "Bu ancak nakledilegelen bir sihirdir."
25. "Bu, ancak insan sözüdür."
26. Ben onu "Sekar"a (cehenneme) sokacağım.
RASULALLAH (sav) bir gün yine Ebu Cehile uğramış.
Bıkmadan usanmadan tekrar ettiği tebliği bir kez daha tekrarlamış.
Ebu Cehil “Ya MUHAMMED(SAV) Eğer senin bu ısrarın inandığın RABBin huzurunda mesuliyetten kurtulmak içinse ben sana şehadet edeceğim.Sen üzerine düşen görevi yaptın”
Bıkmadan usanmadan tekrar ettiği tebliği bir kez daha tekrarlamış.
Ebu Cehil “Ya MUHAMMED(SAV) Eğer senin bu ısrarın inandığın RABBin huzurunda mesuliyetten kurtulmak içinse ben sana şehadet edeceğim.Sen üzerine düşen görevi yaptın”
EFENDİMİZSAV mahzun ve mükedder giderken Ali soruyordu
“Ya Ebu Cehil gerçekten MUHAMMED’e SAV inanmıyor musun?Bu soruya Ebu Cehil gibi münkir
“Evet biliyorum ki o bir peygamberdir.Ama niçin O diyordu?”
“Ya Ebu Cehil gerçekten MUHAMMED’e SAV inanmıyor musun?Bu soruya Ebu Cehil gibi münkir
“Evet biliyorum ki o bir peygamberdir.Ama niçin O diyordu?”
delilsiz iman etmez!!!
mucizeler gören ebu CAHİL böle idi...ne kadar mucize gösterse ALLAH RESULÜ AS.
yinede kibirinden ilan edemedi...
Küfrün lideri Ebu Cehil amansız ve acımasız bir İslam düşmanı idi. Bu ümmetin Firavunu olarak tanındı. Bedirde öldürüldü. Oğlu İkrime de babası gibi İslamın ve müslümanların azılı düşmanı oldu. Birçok Mekkeli genç ALLAHın Rasulüne(as) uyarken o, babasının yolunu seçti. Bedir, Uhud ve Hendekte müslümanlara karşı savaştı. Birkaçının yaralanmasına ve şehit olmasına sebebiyet verdi. En son Mekkenin fethi esnasında müslümanlarla savaştı ise de kesin bir mağlubiyeti tadması üzerine Yemene kaçtı.
Mekkenin fethinin akabinde umumi af ilan eden Peygamberimiz (s.a.v) birkaç kişinin İslama ve müslümanlara aşırı düşmanlıkları ve hakaretleri sebebiyle, Kabenin örtüsüne sarılsalar bile öldürülmesini emretti. Bu bedbahtlardan biri de Ebu Cehilin oğlu İkrime idi. Her an müslümanlar tarafından öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunan İkrime, Yemene kaçtı. Habeşistana gitmek istiyordu.
İkrimenin karısı Ümmü Hakim binti Haris bin Hişam bir grup kadınla gelip müslüman olmuştu. Akıllı bir kadındı. Beyattan sonra Peygamberimize(SAV) dedi ki; Ya RASULLAH(SAV)! Kocam İkrime senden korkarak Yemene kaçtı. Öldürülmekten korkuyor. Ona eman ver! Peygamberimiz (SAV)de: Ona eman verilmiştir buyurdu.
Onu aramaya gidip getirmek için de bu esnada izin istedi. Peygamberimiz(SAV) izin verdi. Yanına Rum kölesini alarak yola çıktı. Kölenin hıyanet etmek niyetinde olduğunu anlayınca bir arap kabilesinden yardım istedi. Onlar da köleyi iple bağladılar.
Ümmü Hakim (r.anha) kocası İkrimeye Tihame sahillerinden bir sahilde gemiye bindiği bir sırada yetişti. MUHAMMAD (a.s)dan kendisi için eman aldığını bildirdi. Onu dönmeye razı etti. Zaten gemide kaptanla aralarında daha önceden geçen konuşmanın tesiri altında bulunuyordu. Şöyle ki; İkrime gemide oturduğu yerden seslice Lât ve Uzza adını anınca gemici: Şurada hiç kimsenin, ALLAHtan başka hiçbir şeye dua etmesi caiz ve doğru olmaz.dedi. Peki ne diyeyim? diye sorunca da gemici ALLAHtan başka ilah yoktur, de! dedi. Peygamberimizin(SAV) davet ettiği ilahın bu gemicinin söylediği bir tek ALLAH olduğunu anladı.
O sırada çıkan fırtına, gemiyi altüst ediyordu. Gemici tekrar İlahınıza ihlâslı olunuz. Ondan başka hiçbir şey, felaketi başınızdan savamaz. dedi. Bunun üzerine İkrime Denizde ALLAHa ihlâslı olmadıkça, beni hiçbir şey kurtaramazsa, karada da başkası kurtaramaz. Ey ALLAHım! Boynumun borcu olsun, eğer bu tehlikeden selâmete çıkarsam Muhammede gidip biat edeyim. dedi. İkrime der ki, İşte bunun üzerinedir ki İslamiyeti anlamaya başladım ve İslamiyet sevgisi kalbime düştü. İşte tam o sırada hanımı Ümmü Hakim yanına vardı. Emanı bildirdi. Mekkeye beraber dönmek üzere yola koyuldular. Yolda ihanete kalkışan Rum köleyi katletti. Henüz daha müslüman olmadan.
Mekkeye yaklaştıkları sırada Peygamberimiz (s.a.v) eshabına İkrime sizin yanınıza mümin ve muhacir olarak geliyor. Sakın onun babasına kötü söz söylemeyin. Çünkü ölüye kötü söz söylemek diriyi rahatsız eder. Ölüye bir şey erişmez. buyurdu. Onu kucakladı. Hoşgeldin süvari muhacir! buyurdu. Sen beni nelere davet ediyorsun? diye soran İkrimeye, şehadet etmeye, namaz kılmaya, zekat vermeye, oruç tutmaya, hac etmeye, şöyle şöyle yapmaya davet ediyorum buyurup İslamiyetin esaslarını e ahlâkını anlattı. İkrime, Vallahi, sen hak ve gerçeğe, güzel ve iyi bir şeye davet ediyorsun! dedi. Şehadet getirip müslüman oldu. Onun müslüman oluşu Peygamberimizi (SAV)sevindirdi. Peygamberimiz (s.a.v) bugün benden ne dilersen sana vereceğim buyurunca Sana karşı ve küfür içindeyken yaptığım herşeyden dolayı Allahtan mağfiret dilemeni isterim. dedi. Peygamberimiz de dua etti. Razı oldum Ya RASULLAH! şimdiye kadar yaptığım kötülüklere karşılık bundan sonra iki katı iyilik yapacağım.! dedi. Karısıyla yeniden nikahları yenilendi.
İkrimenin müslüman olduktan sonraki ilk işi Mekkede evlerde bulunan gizli putları kırmak oldu. Zira kendisi Cahiliyye devrinde put tüccarlığı yapardı.
İkrime (r.a) iyi bir müslümandı. Hatta müslümanların da iyilerindendi. Eline Mushafı alır, yüzüne sürer RABBimin Kelamı! RABBimin Kitabı! diyerek ağlardı.Vali ve kumandan olarak gerek Peygamberimiz (s.a.v) zamanında ve gerekse Hz. Ebu Bekir (r.a) zamanında çok değerli hizmetler yaptı.
Yermuk savaşında oğlu ve amcası ile beraber diğer İslam bahadırlarıyla, şanlı bir mücahit olarak destan yazdılar. Sonunda ise muradlarına nail olarak şehadet şerbetini içtiler. Ölümsüzler listesindeki yüksek yerlerini aldılar. (r. anhüm)
Mekkenin fethinin akabinde umumi af ilan eden Peygamberimiz (s.a.v) birkaç kişinin İslama ve müslümanlara aşırı düşmanlıkları ve hakaretleri sebebiyle, Kabenin örtüsüne sarılsalar bile öldürülmesini emretti. Bu bedbahtlardan biri de Ebu Cehilin oğlu İkrime idi. Her an müslümanlar tarafından öldürülmek tehlikesiyle karşı karşıya bulunan İkrime, Yemene kaçtı. Habeşistana gitmek istiyordu.
İkrimenin karısı Ümmü Hakim binti Haris bin Hişam bir grup kadınla gelip müslüman olmuştu. Akıllı bir kadındı. Beyattan sonra Peygamberimize(SAV) dedi ki; Ya RASULLAH(SAV)! Kocam İkrime senden korkarak Yemene kaçtı. Öldürülmekten korkuyor. Ona eman ver! Peygamberimiz (SAV)de: Ona eman verilmiştir buyurdu.
Onu aramaya gidip getirmek için de bu esnada izin istedi. Peygamberimiz(SAV) izin verdi. Yanına Rum kölesini alarak yola çıktı. Kölenin hıyanet etmek niyetinde olduğunu anlayınca bir arap kabilesinden yardım istedi. Onlar da köleyi iple bağladılar.
Ümmü Hakim (r.anha) kocası İkrimeye Tihame sahillerinden bir sahilde gemiye bindiği bir sırada yetişti. MUHAMMAD (a.s)dan kendisi için eman aldığını bildirdi. Onu dönmeye razı etti. Zaten gemide kaptanla aralarında daha önceden geçen konuşmanın tesiri altında bulunuyordu. Şöyle ki; İkrime gemide oturduğu yerden seslice Lât ve Uzza adını anınca gemici: Şurada hiç kimsenin, ALLAHtan başka hiçbir şeye dua etmesi caiz ve doğru olmaz.dedi. Peki ne diyeyim? diye sorunca da gemici ALLAHtan başka ilah yoktur, de! dedi. Peygamberimizin(SAV) davet ettiği ilahın bu gemicinin söylediği bir tek ALLAH olduğunu anladı.
O sırada çıkan fırtına, gemiyi altüst ediyordu. Gemici tekrar İlahınıza ihlâslı olunuz. Ondan başka hiçbir şey, felaketi başınızdan savamaz. dedi. Bunun üzerine İkrime Denizde ALLAHa ihlâslı olmadıkça, beni hiçbir şey kurtaramazsa, karada da başkası kurtaramaz. Ey ALLAHım! Boynumun borcu olsun, eğer bu tehlikeden selâmete çıkarsam Muhammede gidip biat edeyim. dedi. İkrime der ki, İşte bunun üzerinedir ki İslamiyeti anlamaya başladım ve İslamiyet sevgisi kalbime düştü. İşte tam o sırada hanımı Ümmü Hakim yanına vardı. Emanı bildirdi. Mekkeye beraber dönmek üzere yola koyuldular. Yolda ihanete kalkışan Rum köleyi katletti. Henüz daha müslüman olmadan.
Mekkeye yaklaştıkları sırada Peygamberimiz (s.a.v) eshabına İkrime sizin yanınıza mümin ve muhacir olarak geliyor. Sakın onun babasına kötü söz söylemeyin. Çünkü ölüye kötü söz söylemek diriyi rahatsız eder. Ölüye bir şey erişmez. buyurdu. Onu kucakladı. Hoşgeldin süvari muhacir! buyurdu. Sen beni nelere davet ediyorsun? diye soran İkrimeye, şehadet etmeye, namaz kılmaya, zekat vermeye, oruç tutmaya, hac etmeye, şöyle şöyle yapmaya davet ediyorum buyurup İslamiyetin esaslarını e ahlâkını anlattı. İkrime, Vallahi, sen hak ve gerçeğe, güzel ve iyi bir şeye davet ediyorsun! dedi. Şehadet getirip müslüman oldu. Onun müslüman oluşu Peygamberimizi (SAV)sevindirdi. Peygamberimiz (s.a.v) bugün benden ne dilersen sana vereceğim buyurunca Sana karşı ve küfür içindeyken yaptığım herşeyden dolayı Allahtan mağfiret dilemeni isterim. dedi. Peygamberimiz de dua etti. Razı oldum Ya RASULLAH! şimdiye kadar yaptığım kötülüklere karşılık bundan sonra iki katı iyilik yapacağım.! dedi. Karısıyla yeniden nikahları yenilendi.
İkrimenin müslüman olduktan sonraki ilk işi Mekkede evlerde bulunan gizli putları kırmak oldu. Zira kendisi Cahiliyye devrinde put tüccarlığı yapardı.
İkrime (r.a) iyi bir müslümandı. Hatta müslümanların da iyilerindendi. Eline Mushafı alır, yüzüne sürer RABBimin Kelamı! RABBimin Kitabı! diyerek ağlardı.Vali ve kumandan olarak gerek Peygamberimiz (s.a.v) zamanında ve gerekse Hz. Ebu Bekir (r.a) zamanında çok değerli hizmetler yaptı.
Yermuk savaşında oğlu ve amcası ile beraber diğer İslam bahadırlarıyla, şanlı bir mücahit olarak destan yazdılar. Sonunda ise muradlarına nail olarak şehadet şerbetini içtiler. Ölümsüzler listesindeki yüksek yerlerini aldılar. (r. anhüm)
Öyle Konuş ki,Gören; İşte MUHAMMAD(s.a.v)'in Ümmeti desin.
Öyle Giyin ki, Gören; İşte Müslüman desin.
Öyle Yaşa ki ,Gören; İşte İSLAM desin.
Öyle Giyin ki, Gören; İşte Müslüman desin.
Öyle Yaşa ki ,Gören; İşte İSLAM desin.
Yüzü dost,özü düşmandan usandım.Dili mü'min kalbi şeytandan usandım.
Dostum, herkesin kahrı çekilir de ; Ben DAVASIZ MÜSLÜMANDAN Usandım..!MEVLANA
Dostum, herkesin kahrı çekilir de ; Ben DAVASIZ MÜSLÜMANDAN Usandım..!MEVLANA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder