“O sizi topraktan yaratırken ve sizi annelerinizin karınlarında döl halinde iken, mayanızın ne olduğunu gayet iyi bilir. Öyleyse, kendinizi temize çıkarmayın, övünüp durmayın, çünkü, kimin daha çok ALLAHı sayıp, ona karşı gelmekten sakındığını o pek iyi bilmektedir.”(Necm, 53/32)
İnsân ile ALLAHU TEALA arasında en büyük perde, insânın nefsidir
nefsin gözü gaflet ile sebeplerden açılan maneviyat alemine kapanırsa, her şeyi kapkara görür. Ve kör olan elbette güneşin gösterdiği güzelliklerden habersizdir.
Şeytan, kendisine verilen imkanlarla insanları avlamaya çalışır. “O, kuşu aldatıp tutmak için ıslık çalan avcıya benzer. Kuş gibi öter. Kuş, hemcinsi zannederek, havadan iner, tuzağa tutulur.”
“Dünyada yüzbinlerce tuzak ve dane vardır. Biz ise, aç ve harîs kuşlar gibiyiz”
“Dünyada yüzbinlerce tuzak ve dane vardır. Biz ise, aç ve harîs kuşlar gibiyiz”
Şeytan ve nefis, insanın ALLAH katında mertebe kazanması için hem engeldirler, hem de vesile.
Bir tarladan iyi mahsul almanın yolu, tarlanın iyi işlenmesinden geçer. Eğer tarlaya iyi bir bakım yapılmazsa, yabani otlar ve dikenler her tarafı istila eder. İşte, insanın nefsi de tarla gibidir. Eğer terbiye edilmezse, kötü kabiliyetler boy gösterir. Eğer iyi bir terbiyeden geçse, ondan çok istifade edilir.
“Nefis, Mecnun’un devesi gibidir. Mecnun, devesini Leyla tarafına sürer. Fakat, gaflet ederse, deve onu kendi yavrusu tarafına geri döndürür.” Akıl dahi nefsi MEVLA’ya yöneltirken, eğer gafil davransa, nefis hemen süflî şeylere onu sevk eder.
Bu mahiyetteki nefis, eğer dizginine sahip olunsa, insanın en büyük yardımcılarından biri olur.
Bu mahiyetteki nefis, eğer dizginine sahip olunsa, insanın en büyük yardımcılarından biri olur.
“Nefis, bir puttur. Öyle ki, diğer putlar da bu puttan doğmuşlardır.” Put kırmak çok kolaydır. Lakin, nefsi kolay bir şey zannetmek büyük cehalettir. Nefsin suretini görmek istiyorsan yedi kapılı cehennem tarifini oku. Yani, CENAB-I HAK tarafından cehenneme “Artık doldun mu?” denildiğinde, cehennem “daha yok mu?” (Kaf suresi, 30) diyeceği gibi; doymama ve dolmama noktasında nefis, cehennem gibidir. Nefsin sadece hırsına bakmakla bile, bunu kolayca anlayabiliriz.
Nefis , şeytanın insandaki sözcüsü durumundadır. Nefis, şeytandan gelen telkinlere hassas bir alıcıdır.
Nefsimiz kâfirdir. Haramlar ve mekruhlar onun hoşuna gider. Farzlar ve sünnetler hoşuna gitmez. Namaz kılmak ve oruç tutmak gibi ibadetleri yapmak istemez. Gıdası haramlardır. Haramları sever daima Allahü teâlâya isyan etmek ister.
İnsanın en kuvvetli düşmanı nefsidir
Şeytan, verdiği vesveseye insanın uymadığını görünce, bundan vazgeçer, başka bir vesvese verir
Âlimler, şeytanı köpeğe benzetmiştir. Köpek kovalanınca kaçar ise de, başka taraftan yine gelir.
Nefs-i emmare ise kaplan gibidir,
saldırması ancak öldürmekle biter. Nefsimiz de ölünceye kadar yakamızı bırakmaz.
Bunun için nefsi tanımak ve zararlarından korunmak gerekir.
ALLAHU TEALA nefsi yarattığında sordu:
“Ey nefis! Sen kimsin, Ben kimim? Biliyor musun?”
Nefis: “Sen sensin, ben de benim” diye cevap verdi.
İşte nefis o zamandan beri ALLAHU TEALA’nın huzurunda senlik benlik davasında bulundu, hâlâ da bulunmaktadır.
ALLAHU TEALA bunun üzerine nefse hışım etti.
O hışmın kıvılcımlarından cehennem yaratıldı.
ALLAHU TEALA’nın emri ile cehennem 3 bin yıl yakıldı.
Öylesine karardı ki, cehennemin içinde göz gözü görmez hale geldi.
ALLAHU TEALA’nın emri ile nefis, cehenneme atıldı.
Bin yıl yandıktan sonra çıkarılıp ALLAHU TEALA’nın huzuruna getirildi ve soruldu:
“Ey nefis! Sen kimsin, Ben kimim?”
Nefis: “Ben benim, Sen de sensin” diye cevap verdi.
ALLAHU TEALA bin yıl daha cehennemde yakılmasını emretti nefsin.
Tekrar çıkardılar ve kendisine sordular.
Yine eski cevabını verdi.
ALLAHU TEALA ’nın emri ile bin yıl daha cehennemde yakıldı.
Böylece nefs-i emmâre toplam 3 bin yıl cehennemde yandı ve senlik-benlik davasını elden bırakmadı.
Bunun üzerine ALLAHU TEALA “nefsin gıdasının kesilmesi” emrini verdi.
Nefsin gıdası kesildi ve 3 günde feryadı basarak: “Beni RABBime iletin” dedi.
Cehennem ehli hayretler içinde kalıp: “Bu nefis bin yıl cehennemde yanıp türlü- türlü azaplar çekti, bir defa olsun ‘RABBim’ demedi. Şimdi gıdası üç gün kesildi, tuttu ‘Beni RABBime iletin’ dedi.”
Cehennem zebanileri ALLAHU TEALA ’ya niyaz edip, şöyle dediler: “İlâhi! Sen Allâmulğuyubsun. Şu nefis ki; 3 bin yıl cehennemde yandığı halde hiç kimseye baş eğmedi. Şimdi üç gün aç kaldı, beni RABBime iletin, dedi”
ALLAHU TEALA : “Onu getirin” buyurdu.
Gittiler nefsi getirdiler.
ALLAHU TEALA nefse: “Ey Nefis! Bildin mi, ben kimim, sen kimsin?” buyurdu ve nefis cevap verdi: “Bildim MEVLAAM’m. Sen RABBimsin, ben de senin aciz kulunum”
“Ey nefis! Sen kimsin, Ben kimim? Biliyor musun?”
Nefis: “Sen sensin, ben de benim” diye cevap verdi.
İşte nefis o zamandan beri ALLAHU TEALA’nın huzurunda senlik benlik davasında bulundu, hâlâ da bulunmaktadır.
ALLAHU TEALA bunun üzerine nefse hışım etti.
O hışmın kıvılcımlarından cehennem yaratıldı.
ALLAHU TEALA’nın emri ile cehennem 3 bin yıl yakıldı.
Öylesine karardı ki, cehennemin içinde göz gözü görmez hale geldi.
ALLAHU TEALA’nın emri ile nefis, cehenneme atıldı.
Bin yıl yandıktan sonra çıkarılıp ALLAHU TEALA’nın huzuruna getirildi ve soruldu:
“Ey nefis! Sen kimsin, Ben kimim?”
Nefis: “Ben benim, Sen de sensin” diye cevap verdi.
ALLAHU TEALA bin yıl daha cehennemde yakılmasını emretti nefsin.
Tekrar çıkardılar ve kendisine sordular.
Yine eski cevabını verdi.
ALLAHU TEALA ’nın emri ile bin yıl daha cehennemde yakıldı.
Böylece nefs-i emmâre toplam 3 bin yıl cehennemde yandı ve senlik-benlik davasını elden bırakmadı.
Bunun üzerine ALLAHU TEALA “nefsin gıdasının kesilmesi” emrini verdi.
Nefsin gıdası kesildi ve 3 günde feryadı basarak: “Beni RABBime iletin” dedi.
Cehennem ehli hayretler içinde kalıp: “Bu nefis bin yıl cehennemde yanıp türlü- türlü azaplar çekti, bir defa olsun ‘RABBim’ demedi. Şimdi gıdası üç gün kesildi, tuttu ‘Beni RABBime iletin’ dedi.”
Cehennem zebanileri ALLAHU TEALA ’ya niyaz edip, şöyle dediler: “İlâhi! Sen Allâmulğuyubsun. Şu nefis ki; 3 bin yıl cehennemde yandığı halde hiç kimseye baş eğmedi. Şimdi üç gün aç kaldı, beni RABBime iletin, dedi”
ALLAHU TEALA : “Onu getirin” buyurdu.
Gittiler nefsi getirdiler.
ALLAHU TEALA nefse: “Ey Nefis! Bildin mi, ben kimim, sen kimsin?” buyurdu ve nefis cevap verdi: “Bildim MEVLAAM’m. Sen RABBimsin, ben de senin aciz kulunum”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder