17 Mart 2012 Cumartesi

İnsana düşen ise, aklını kullanıp sebep perdesinin arkasındaki hakiki faili fark etmektir.

"Gece, gündüz Güneş ve Ay, O'nun varlığını gösteren âyetlerdendir. Güneş'e veya Ay'a secde etmeyiniz. Bütün bunları yoktan var eden Allah'a secde ediniz." (Fussilet, 41/37).
"Şüphesiz Güneş ve Ay Allah'ın mu'cizelerinden bir mu'cizedir. Bir kimsenin ölümü veya dünyaya gelmesi yüzünden tutulmazlar. Bunu görünce Allah'a dua edin, namaz kılın ve sadaka verin." hadis
birbirini hiç bağlamayan ve birbiri ile hiç alâkası olmayan bu rakamların birbirine nispeti, çok yakın çıkıyor. Bu da, her şeyi ince bir hesapla eviren, çeviren ve hikmetle yapan büyük bir Yaratıcı'yı (Hakîm-i Müdebbir ve Kadir-i Zülcelâl'i) gösterir.
Albert Einstein: ´Tanrı zar atmaz´Einstein’a göre evrenin işleyişinde, şans, ihtimal gibi belirsizliklere yer yok
Niels Bohr’ “Tanrı ne yapması gerektiğini bilir”
Basiretsiz basar da para etmez”
İnsana düşen ise, aklını kullanıp sebep perdesinin arkasındaki hakiki faili fark etmektir.
Güneşten ziya almasa, ayda nur ne gezer. O, güneş (sebeb)karanlık gecelere nur olur ve insanlar da ondan istifade ederler.
Kalbi, vicdanı ve his dünyası iman ve Kuran ile nurlanmamış bir insan karanlıklar içindedir. Vicdan, iman ile aydınlığa kavuşacaktır ki, aklın mahsulü olan fenler de nurlansınlar ve her bir fen, insana ayrı bir marifet penceresi açsın.
İnsan, hikmetlerle dolup taşan şu kâinat kitabını yazan bir Alîm ve Hakîmi tanımadığı takdirde kazandığı ilimler onun cehlini artırmaktan öte bir işe yaramaz.
Ay, feyzini güneşten aldığı gibi, şu kâinata ait fenler de, Kuran ile nurlanır ve insanlığa faydalı hâle gelirler. Aksi hâlde, fen ve teknik, insanlığın huzurunu kaçırmaktan, zulme ve sefahate hizmet etmekten öte bir işe yaramaz.
Bin sene de okusam "ne biliyorsun?" diye sorsalar bana "Haddimi bilirim" derim. * Mevlana.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder