EY HERŞEYİ AÇAN ,EY YÜCELER YÜCESİ OLAN HAZİNELERİNİ AÇ
Ey RABB-i RAHİM’im! Ben kendimi bilmezken, Sen beni bildin, diledin ve yarattın! Beni insan yaptın; bana ihsan-ı şahanenden faruk bir akıl, zalim bir nefis ve mutî bir kalp verdin ve önüme insaniyet-i Kübra gibi bir hedef koydun! RABBim! Seni bilmeyi, bulmayı ve şükretmeyi bana müyesser kıl! Beni nefsime bırakma! Nefsimi Zat-ı Mualla’na kul eyle! Sana olan yolculuğumda elimden tut! Benden yardımını esirgeme! Âmin!
"Evet, tam münevverü'l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayretle seyredecek."
İnsanın başına gelecek muhtemel musibetlerden ve belalardan korkması imandaki zafiyetten ileri geldiği, yukarıdaki ifadeden çok net anlaşılıyor. Ama imanın da çok mertebeleri olmasından dolayı, her korkan insana imansız ya da imanı zayıf demek doğru olmaz. insan imanının kuvvetine göre hadiselerin baskısından etkilenir. Yani iman ne kadar kuvvetli ise, musibet ve belalar o kadar az tesir eder ya da hiç tesir etmez.
Bir de iman kuvvetli olduğu halde, vehim ve şüphelere düşmek vardır ki, bu ekseri ilimsizlik ve taklitten ileri gelir. ilim evhamı def eder, cehalet ise davet eder. Demek imanın kuvveti de bazen vehimlere set çekemeyebiliyor. İlimde terakki etmek hem bu tür evham ve vehimleri def eder hem de imanda mertebe kat etmeye sebeptir.
Vehim: Kelime olarak müphem ve mânasız korku, belirsiz fikir ve düşünce anlamlarına geliyor. Aynı zamanda cüz'i ve ince mânaların anlaşılmasına yarayan bir idrak kuvveti. Günümüzün tabiri ile asılsız ve mesnetsiz kuruntu demektir. Akıl ve iradenin terbiyesine girmeyen ve insanı sürekli taciz eden bir duygudur. İnsan bu duygu sayesinde fikren ve manen teyakkuzda durur ve terakki eder. Bu duygunun esiri olmamak kaydı ile insana faydalıdır. Akıl ve kalp itminan bulsa da bu vehim kuvveti kolay kolay teslim-i silah etmez. Ancak ilimde ve imanda yüksek makam sahibi zatlar bu duyguyu teslim-i silaha mecbur edebiliyorlar. Yani vehim aynı farz-ı muhal gibi asılsız ve gerçekliği olmayan zihni bir varsayım ve kuruntudan ibarettir.
Yeryüzündeki bütün elmalar zatı itibari ile portakal olabilir. Yani ALLAH istese o elmaları portakala çevirebilir. Bu ALLAH için kolay bir şeydir. Şimdi bu olabilirlik ihtimalini olmuş gibi kabul edip, yer yüzünde elma diye bir meyve yoktur, onların hepsi portakal oldu desek, herkes bize güler. Zira elmaların portakala dönüştüğüne dair elimizde bir kanıt ve delil yoktur. Öyle ise kanıt ve ispat olmadan, elmaların zatında portakala dönüşmesi mümkündür diye, onları portakal kabul etmek hastalıklı bir zan ve vehimden öteye geçmez.
İşte bu gibi ihtimallerden gelen şüphe ve vehimlere önem verilmemesi gerekiyor. Şayet bu gibi vehimlere önem verilip üzerinde durulur ise, insan ruhen çok yıpranır ve en sonunda bitap düşer, hatta inkara kadar gidebilir.
‘’YâERHAMERRAHİMİN, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur"
Âmin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder