16 Mart 2012 Cuma

derdini ve halini ALLAH’a şikayet et

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

“Öyle ise” dedi, “Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için, ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım. Sonra onların gâh önlerinden, gâh arkalarından, gâh sağlarından, gâh sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın!” (A'raf, 7/17
"Musibette herkesin hakkı, kendinden musibet noktasında daha yukarı olanlara bakmaktır ki, şükretsin."
Sıkıntılı durumlardan kurtulmak için yaptığımız çabalar veya imdat çağrılarımız veya sıkıntının şiddetinden ağlamalar, eninler şükürsüzlük müdür?..
Şükür nimete, sabır ise musibete olur. Bu yüzden şükür, sabırdan üstündür. İnsanın musibet içinde şükür sahibi olması daha yüksek bir makamdır. Zira bu halde hem sabır, hem de daha ilerisi olan şükür manası vardır. Sızlanmak sabırsızlık kapsamına girer, zira şükür sabrın üstünde bir makamdır.
Ayrıca insan aciz ve tahammülsüz bir varlık olduğu için, şikayet ve sızlanmaktan kendini kurtaramaz. Bu sebeple insana şikayet etme, sızlanma demek yerine, ALLAH’ı aciz kullara şikayet manasına gelen isyan yerine, derdini ve halini ALLAH’a şikayet et denilmelidir. O zaman hem dert ve musibetler merciine şikayet edilmiş olur, hem de o tahammülsüzlükten gelen sızlanma ve şikayet ihtiyacı meşru bir şekilde tatmin edilmiş olur. Bu avam insanlar için temel bir ölçüdür. Nitekim,
"Ben derdimi de, üzüntümü de ancak ALLAH'a şikâyet ederim dedi." (Yusuf,12/86.)
ayeti, bize bu hususta güzel bir örnek teşkil etmektedir.
Nasıl, iman ve ibadetlerin nihayetsiz makam ve dereceleri varsa, aynı şekilde sabrın da nihayetsiz derece ve makamları vardır. Büyük zatların sabırları ağaç ise, bizimki de küçük bir fidan veya çekirdek olabilir. Bu yüzden kusur etsek, derhal tövbe ile temizlenmeli, şikayetimizi de ALLAH’a tevcih etmeliyiz. Yoksa aciz ve çaresiz kullara ALLAH’ı şikayet etmenin hiçbir faydası olmadığı gibi, zararı çok çetin olur.
Ağlama ve sızlanmayı Onun kapısında yapmak güzel bir kulluk iken, sair insanların nazarında yapmak isyan ve fısk oluyor. Yalnız derdimizi şikayetsiz olarak birileri ile paylaşmak sabra muhalif olmaz. Zira ALLAH devayı sebepler eli ile gönderiyor, biz bütünü ile sebeplerden yüz çevirir isek, adetullaha muhalefet etmiş oluruz. Mesela, bir yerimiz ağrıyor ama sabra muhalif olur zannı ile hekime müracaat etmiyoruz; bu sabır değil, eziyet olur. Şikayet etmeden, devayı sebeplerde aramak caizdir, sabra muhalif olmaz.
“Onların duaları şu sözlerle sona erer:‘Ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet, Âlemlerin RABBi olan ALLAH’a mahsustur” (Yunus Suresi, 10:10.)
Şeytandan korunmanın tek yolu ALLAH’a sığınmak ve ALLAH’a sığınışı sürekli kılmaktır. ALLAH’a sığınışı sürekli kılmanın yolu da Sünnet-i Seniyyeşemsiyesi altına girmektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder