26 Mart 2012 Pazartesi

keşke falanı dost edinmeseydim!

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

27. O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!"
28. "Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!"
29. "Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir." Furkan Suresi
"Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.”
a – İnsan niçin kendisini herkesle mukayese etme ihtiyacı hisseder?
b – Herkesin arkadaşlığı kabir kapısına kadar mıdır? Ondan öte devam etmez mi?
c – Musibette beraber olmak tesellisi niçin kabrin öbür tarafında esassızdır?
a-“Muhakkak ki nefis kötülüğü ister.” ayetinde haber verildiği gibi, nefsin yapısında bu vardır. Bunun için başkaların kötü hallerini de taklit etmek ister. Kötülüğü başkalarıyla birlikte yapmaktan ayrı bir zevk alır. Başkalarını hayırda ve iyilikte taklit etmez de, sadece şerde ve fenalıkta taklit eder.
Ahir zaman fitnesinin bütün dehşetiyle hükmettiği bu asırda toplumun büyük kesimi bu fitneye kapılmakla maneviyattan uzaklaşıp dünyaya ve maddeye dalmışlardır. Bununla birlikte, bu fitneden uzak duran ve onunla mücadele edenlerin sayısı da az değildir.
Bir kişi dahi, ALLAH’ın ihsanıyla, bu yangından kurtulmayı başarsa, artık bu yangına severek girenlerin bir özrü kalmaz. Halbuki, bu başarıya ulaşanlar her geçen gün artmakta ve yanlış yolu tercih edenlerin de özürleri her geçen gün biraz daha geçersiz olmaktadır.
b – Dünya arkadaşlığı kabir kapısında son bulur. Kabre giren kişi burada ömür sermayesinin ilk hesabını vermeğe başladığında, dünyada bırakıp geldiği arkadaşlarının bundan haberleri bile olmaz. Eğer kabir azabına layık görülürse, arkadaşları onu çoktan unutmuş olarak kendi sefalarını sürerken, o cefasını tek başına çeker.
Mahşer meydanında da benzeri bir durum vardır. Arkadaşlar bir tarafa, peygamberlerin bile kendi nefislerini kurtarma endişesine düştükleri o Celal tecellisi karşısında kimsenin kimseden haberi olmaz.
Mizan safhasında da durum aynıdır. Kimse kimseye bir dirhem sevap verecek halde değildir. ALLAH’ın seçkin kullarının, yine ALLAH’ın izniyle şefaat etmeleri dışında, herkes kendi derdiyle baş başadır.
Mizanda günahı ağır gelen, yahut küfür üzere ölüp ebediyen cehennemde kalacaklar için de yine arkadaşlıklardan eser kalmaz.
İnsan, bütün bu safhaları arkadaşlarından ayrı olarak tek başına yaşar.
Dünyada hayırlı işlerde arkadaşlık edenler, mizan safhasından sonra cennete giderler ve gerçek arkadaşlık da orada başlar. O selamet yurdunda ebedî dostluk ve daimî beraberlik vardır.
c –İkinci Lem’ada gerçek musibetin, asıl hastalığın ve en zararlı yaraların günahlar ve isyanlar olduğu izah edilmiştir. Burada geçen musibet kelimesi günah yerinde kullanılmıştır. Bir kimsenin aynı günahı toplumun bütün fertleriyle birlikte işlemesi onun için bir özür olacak değildir. Bunun ne kadar geçersiz ve manasız olduğunu zihinlerde iyice yerleştirmek için günah ve isyan yerine “musibet” kelimesi kullanılmış ve böylece insanlara şu mesaj verilmiştir:
Bir insanın başı ağrıdığında birisi kendisine şöyle dese: Hiç üzülme, hiç kederlenme. Çünkü bu gün bu şehirdeki herkesin başı ağrıyor.
Bu sözler hasta için bir teselli olabilir mi? Hayır.
Yahut, ticareti kötü gidip iflasın eşiğine gelen birisine bir dostu şöyle söylese: Üzülecek bir şey yok. Çünkü, şu anda binlerce kişi de senin gibi iflas etmek üzere.
Bu sözler, o kişinin borçlarını ortadan kaldırıp malına mal ilave eder mi? Hayır.
O halde, başkalarının günah işlemesi de insan için bir özür olamaz. Herkes kendi hastalığını ve kendi iflasını tek başına çeker. Biri diğerine deva olamaz.
“Ve keza "Musibet taammüm ettiğinde, elem hafif olur. Ben de emsalim gibiyim." diye yine yük altından kaçar. Fakat, musibet umum olduğundan, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur. Çünki kendisi gibi akrabası, ahbabı da o musibete dâhildir. Çünki insanın ruhu, ebna-yı cinsiyle alâkadardır. Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur.”
"Dostlar o gün birbirine düşmandır. Takva sahipleri müstesna. Ey benim âyetlerime îman edipte müslüman olan kullarım!.. Bugün size hiçbir korku yoktur. Mahzun da olmayacaksnız."Zuhruf, 67-68
Peygamber Efendimiz (s.a.v) nakline göre havariler Hz. İsa’ya (a.s): “Kiminle oturup kalkalım?” diye sorunca: Hz. İsa (a.s) şöyle cevap verdi: “O kimseyle oturun ki onu görmeniz size ALLAHı hatırlatsın, konuşması sizin ilminizi artırsın, ameli sizi ahirete meyillendirsin.” (Tuhef-ul Ukul )
"İnsan vardır fark edilmez süsünden.
Kimi farksızdırkoyun sürüsünden.
Her gördüğün şekle kapılma,
insan anlaşılmaz görüntüsünden...(!)"
Kişi arkadaşının dini ve ahlakı üzerinedir. Hadis-i Şerif
Kişi arkadaşı ile ölçülür.
Hz.Ali
"Herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder."Sözler
En büyük iyilik, arkadaşına ikramda bulunmaktır. Abdullah bin Abbas r.a
Söyle bana kiminle arkadaşlık ediyorsun, sana kim olduğunu söyleyeyim; neyle uğraştığını bilirsem, sende ne olur bilirim.
Johann Wolfgang von Goethe
Arkadaş edinmenin tek yolu, arkadaş olmaktır.
Ralph Waldo Emerson
Hakiki arkadaşlık sıhhatten farksızdır, kıymeti ancak elden gittikten sonra anlaşılır.
Golti
Kusurlarımızı zamanında söyleyecek arkadaş gereklidir.
Nicolas Boileau
eski zamanlarda arabistanda bir yolcu (Müslüman) tek başına çölde seyehat ediyormuş.Şeytan bu adamı kandırmak için insan kılığına girer ve adamın karşısına çıkar.
Şeytan
---Meraba arkadaş görüyorum ki tek başına yolculuk ediyosun istersen sana yolculuğun boyunca arkadaşlık ederim.Benim de yolum senin gittiğin yeredir.der
Adam çok sevinir
---Tabi der hemen kabul eder.İnsan . kılığındaki Şeytanın arkadaşlığıyla giderken öğlen olur.İkindi olur Akşam olur sonunda gece olur.Şeytan ben senle arkadaşlık etmek istemiyorum der.
Adam
---Ne oldu bir kusurum mu oldu ki ben sana ne yaptımda arkadaşlık etmezsin bana der.
Şeytan cevap verir
---daha ne olacak ki ben sabahtan beri takip ediyorum sen hiçbir vakitte namaz . kılmadın.Oysaki ben insan kılığında şeytanım seni kandırmak için senle arkadaşlık ediyordum.Baktım ki kandırmama gerek yok.Ben ALLAH’a bir kere secde etmedim isyan ettim ALLAH beni sonsuza dek lanetledi. Sen ise beş vaktin hiç birinde ALLAH’a secde etmedin yani günde beş kere ALLAH’a secde etmeyerek karşı geliyosun.Ben senin yanında birkez daha lanetlenirim diye ALLAH’tan korkarım seninle arkadaşlık etmekten vazgeçiyorum.Senin durumun benden de kötü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder