15 Nisan 2012 Pazar

ya doğru söyle ya sus yalana asla geçit yoook

Acı da olsa, doğruları söyleyiniz. Hadis-i Şerif
Yalan söylemekten sakın! Çünkü yalan, dinini ifsat eder, insanların yanında mürüvvetini noksanlaştırır ve bu durumda da utanma duygun yok olur; değerin düşer, makam ve mevkin elden gider; küçümsenirsin, konuştuğun zaman sözün dinlenmez, söylediğine itibar edilmez.
Bu duruma düşüldüğünde de yaşamanın zevki kalmaz! Şu bir gerçek ki, kim yalan söylerse, artık onun hayâ duygusu yok olur. Ahlakı bozuk olanın ise gam ve kederi bol olur.
Hz. Lokman
Safvân bin Süleym’den (Radiyallahu Anh):
– Dedik ki:
"Ey ALLAH’ın RESULÜ(Aleyhisselâtü Vesselâm)! Mü’min korkak olur mu?"
"Evet olabilir" buyurdu
Şöyle denildi:
"Peki mü’min cimri olur mu?"
"Evet olabilir" buyurdu
"Mü’min yalancı olabilir mi?" denildi
"Hayır asla!" buyurdu
(Malik)
"Yalan sözden sakınınız." (Hac 22/30)

İbn Ömer’den (Radiyallahu Anh):
– ALLAH RESULÜ (Aleyhisselâtü Vesselâm) buyurdu ki:
"Kul yalan söylediği zaman yaptığı amelin kötü kokusundan melek ondan tam bir mil uzaklaşır
Tirmizi
Yol ikidir
"ya sıdk ya sukut, yalana asla geçit yok"
Yol ikidir, derken ya doğru söyleyeceksin ya da sukut edeceksin, üçüncü yol olan yalana cevaz yoktur
Sukut etmek insanın zor durumda kalmasına bir reçete bir çözümdür, sukut yalan sınıfına girmediği için zor anlarda kullanılabilir. Yalana gitmektense sukuta gitmek daha salim ve ehven olanıdır.
ya doğru söylemek ya da sükût etmek.
Ne kadar doğru varsa hepsini bir anda söyleme gibi bir mükellefiyetimiz yok; fakat, illa konuşacaksak, doğru sözlü olmadan başka yolumuz da yok.
"Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak; içinde kuşku uyaran şeyleri terket ve kuşkusuz bir iklimde yaşa. Zira gönül, doğruluktan huzur bulur, yalandan kuşku duyar; doğruluk insanın içinde itminan ve oturaklaşma hâsıl eder; yalan ise, burkuntudur, bulantıdır.hadis
vicdanlar dupduru ve inançla ma'mur olunca çözüm kolaylaşıyor.
Evet, her fert, kendi içyapısıyla ictimaî bünye içinde yaşamaya ehil hale gelmişse, böyle fertlerin teşkil ettiği ictimaîde huzursuzluk ve ahenksizlik tasavvur edilemez.
Bu itibarla da her şeyden evvela, vicdanın tamir edilmesi lazımdır.
İnsanlar ALLAH huzurunda hesap vermeye inanmalılar ki, bilerek yanlışlık yapmasınlar.
"Yaziklar olsun o kimseye ki, insanlari guldurmek icin konusur ve yalan soylerler! Yazik ona, yazik ona!"
Dürüstlük bir hazineye benzer, ortaya çıktığında taraftarları çoğalır;yalan ise gizli ateşe benzer, yanmaya başlayınca kötülükler ortaya çıkar
"Israrla işlenen küçük günah küçük olarak kalmaz. İstiğfarla da büyük günah yerinde durmaz."
Yalanın küçüğü büyüğü olmaz. Yalan yalandır. Yalanın pembesi yeşili de olmaz. Küçük küçük söylenen yalanlar, zamanla insanı yalancılığa götürür. Taviz tavizi doğurur. Baştan küçümsenerek söylenen minik yalanlar, insanda alışkanlık haline gelebilir. Neticede de o insan daha büyük yalanlar söylemeye başlar ve ALLAH katında yalancı hükmünü alır.
Kul yalan söylemeye ve yalan söyleme niyetini taşımaya devam edince bir an gelir ki, kalbinde önce siyah bir nokta belirir. Sonra bu nokta büyür ve kalbinin tamamı simsiyah olur.
"Yalandan sakının. Yalan insanı günaha, o da Cehennem'e götürür. Kişi durmadan yalan söyler ve yalan araştırırsa Allah katında yalancılardan yazılır." hadis
Cümleler doğrudur sen doğru isen, Doğruluk bulunmaz sen eğri isen. Yunus Emre
Budur benim hayatta beğendiğim meslek, sözün odun gibi olsun doğrun tek. M.Akif Ersoy
Başımız sıkıştığında ALLAH A VE RESULÜNE mi yoksa onların yasak kıldığı sebeplere mi sarılmalıyız?..
ALLAH’a îmân ederse ALLAH’ı dostu bulacak, ALLAH’a dost olacak, ALLAH’ı sevecek, ALLAHın rızâsını arayacak, ALLAH tarafından sevilecek ve ALLAHtan yardım görecek; ALLAH’ı bırakıp tâğûtları tercih ederse, aydınlıktan karanlığa çıkacak, tâğûtları tokatları gibi yüzünde şaklayacak.
Demek insan ALLAHa iman etmemekle kolay ve hafif bir yol bulduğunu boşuna zannetmektedir. Aslında en zor ve en çetrefilli çıkmaz bir sokakta yuvarlanmaktadır.
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri'ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri'nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla:

- Hasan Basri'yi (r.a.) gördün mü? diye sordular.

O gayet sakin:

- Evet, dedi.

- Nerede?

- İşte şu kulübemde...

Adamlar kulübeye daldı, fakat bir türlü Hasan Basri Hazretleri'ni bulamadılar. Dışarı çıkınca tehdit edip:

- Ya şeyh, niçin yalan söylüyorsun? dediler.

- Ben yalan söylemedim, dedi. Siz göremedinizse, benim suçum ne?

Tekrar girdi, aradı, fakat bulamadılar. Onlar gidince, Hasan Basri Hazretleri:

- Ey Habib! Biliyorum ki RABB'im senin hürmetine beni onlara göstermedi. Fakat yerimi niçin söyledin, hocalık hakkı yok mudur? dedi.

Hazreti Habib mahcub bir şekilde:

- Ey Üstadım! Sizi bulamamaları benim hürmetime değil, doğru söylediğimizdendir. Çünkü bilirsiniz ki, Doğruların yardımcısı ALLAH'tır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de beni de götürürlerdi, dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder