İnsan
sevdiği şeylerin ebedîyen devam etmesini arzu eder.
“İnsanın
fıtratında bekaya karşı gayet şedit bir aşk var. Hatâ her sevdiği şeyde, kuvve-i
vâhime cihetiyle bir nevi beka tevehhüm eder, sonra sever. Ne vakit zevâlini
düşünse veya görse, derinden derine feryat eder.”
Dünya fani olduğu gibi, onda konup göçenler ve sergilenen güzellikler de fanidir. Hakikî güzel olanın zail olmaması gerekir. Güneşin batmakla gaip olması gibi sevilen bir şeyin de zeval bulması, ondaki güzelliğin hakikî olmadığını gösterir. Güneşin aynalardaki parıltılarının akşam olunca yerini karanlığa bırakması gibi, bu sevilen şeyler de yerlerini “esefli bir hayal ve hasretli bir rüya”ya terk ederler.
insanda nihayetsiz bir muhabbet kabiliyeti var fakat her şey fani “İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete layık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.”
Dünya fani olduğu gibi, onda konup göçenler ve sergilenen güzellikler de fanidir. Hakikî güzel olanın zail olmaması gerekir. Güneşin batmakla gaip olması gibi sevilen bir şeyin de zeval bulması, ondaki güzelliğin hakikî olmadığını gösterir. Güneşin aynalardaki parıltılarının akşam olunca yerini karanlığa bırakması gibi, bu sevilen şeyler de yerlerini “esefli bir hayal ve hasretli bir rüya”ya terk ederler.
insanda nihayetsiz bir muhabbet kabiliyeti var fakat her şey fani “İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete layık olacak, nihayetsiz bir kemal sahibi olabilir.”
midedeki açlığın nimetlerin varlığına delil olması gibi, insan ruhuna konulan ebedîyet duygusunun da ahiretin varlığına ayrı bir delildir
“Vermek istemeseydi, istemek vermezdi.”
İşte insanoğlu, yaratılışına konulan bu ebedîyet arzusuyladır ki, bu fani dünya hayatında bile eline geçen bir nimetin, bir zevkin, bir makam yahut servetin sürekli olmasını arzu eder.
SAMED ismi “Her şey O’na muhtaç, O ise hiçbir şeye muhtaç değil.” demektir. Buna göre bütün ihtiyaç sahipleri bu ihtiyaçlarının görülmesiyle SAMED ismine ayna olurlar.
Burada ayinedarlığın insan kalbine tahsisi, bu ismin insan kalbinde kemaliyle tecelli etmesi cihetiyledir. Bir mantık kaidesi vardır: Bir şey mutlak zikredilirse kemaline masruftur. Yani, bir şeyi bir kayıt koymaksızın zikrettiğimizde ona en mükemmel manada sahip olan şeyi, yahut kişiyi kasd etmiş oluruz.
Göz ışıkla, mide rızıkla tatmin olduğu gibi kalb de ancak ALLAH’a iman ile, marifet ile ve O’nu anmakla tatmin olmaktadır.
Bir çiçekte de SAMED ismi tecelli eder, bir hayvanda da, bir insanda da. Çiçek sadece toprağa, suya, güneşe, bahara muhtaç olmakla Samediyete ayna olurken, bir hayvan bütün bunların yanında görmeye, işitmeye, yürümeye de muhtaç olmakla SAMED ismine daha mükemmel bir ayna olur. İnsan kalbi ise mahlukatla tatmin olmaz, onların yaratıcısına iman ve marifetle tatmin olur. Bu yönüyle Samediyete en geniş ve en mükemmel ayna insan kalbidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder