8 Nisan 2012 Pazar

rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder,Sonra, saadet-i ebediyeye uçarrr:)

"CENAB-ı HAKK'ı tanıyan ve seven, nihayetsiz saadete, nimete, envâra (nurlara), esrara (sırlara); ya bilkuvve (ahirette) veya bilfiil (dünyada) mazhardır.
"İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve, imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir.
Ünlü Çizgi Film Karakteri Hulk
"TEVEKKELTÜ ALALLAH" der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder. Sonra, saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir. Yoksa, tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları, uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker."
"Evet, tam münevverü'l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz.
Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayretle seyredecek."
İnsan iman sayesinde, eşya ve hadiselere bakışı farklılaşır. Eşya ve hadiselerin kendi kendine meydana gelmediğini, bir tesadüf eseri olmadığını, ancak ve ancak nihayetsiz ilmi, iradesi ve kudreti olan bir Zat'ın emri altında hareket ettiğini anlar. İşte bu bakış, kâinatta ne olursa olsun; sel olsun, deprem olsun, yıldızlar uçuşsun, kıyametler kopsun, bunların hiçbiri kamil mümini korkutmaz. Âdeta, hepsine meydan okur gibi korkmaz.
İnsanın başına gelecek muhtemel musibetlerden ve belalardan korkması imandaki zafiyetten ileri gelir. Ama imanın da çok mertebeleri olmasından dolayı, her korkan insana imansız ya da imanı zayıf demek doğru olmaz. insan imanının kuvvetine göre hadiselerin baskısından etkilenir. Yani iman ne kadar kuvvetli ise, musibet ve belalar o kadar az tesir eder ya da hiç tesir etmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder