Seven, sevdiğiyle beraberdir
ESSALATU VESSELAMU ALEYKE YA HABİBELKULUB
SALAT VE SELAM KALBLERİN SEVGİLİSİNİN ÜZERİNE OLSUN.
ESSELATU VESSELAMU ALEYKE YA TABİBELKULUB
SALAT VE SELAM KALBLERİN DOKTORUNUN ÜZERİNE OLSUN.
ON SEKİZ BİN ALEMLERİN SULTANI,DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN. EZEL İLE EBED ARASINDA YARATILANLAR ADEDİNCE SELAT VE SELAM ÜZERİNDE OLSUN
ALLAHı,Seni canımdan da çocuğumdan da daha çok seviyorum.Evde iken Seni hatırlayınca daha evde duramıyor,gelip Sana bakıyorum ama ahiret hayatı aklıma geldiğinde Senin Cennete gireceğini,Peygamberlerle olacağını düşünüyor;Cennete girsem dahi Seni göremeyeceğim diye üzülüyorum.” dedi. EFENDİMİZ SAV sustu ve karşılık vermedi.Az sonra Hz. Cibril şu ayeti getirdi: “Kim ALLAH’a ve RASÜLE SAV ne itaat ederse,işte onlar,ALLAH’ın nimetlerine mazhar ettiği nebiler,sıddıkler,şehitler,salih kişilerle beraber olacaktır.
Bunlar ne güzel arkadaşlar!”(Nisa 4/69)
Kişinin dünyada sevdikleriyle beraber olduğu gibi, ahirette de sevdikleriyle beraber olması ALLAH’ın hususî bir lütfudur. Zaten beşer olarak biz de bunu istiyoruz. Çünkü ancak sevdiklerimizle birlikte olduğumuzda mutlu olabiliyoruz, yüzümüzden tebessümler taşıyor. Sevdiklerimizden uzak olduğumuzda ise içimizi bir düşüncedir, bir kederdir, bir garipliktir, bir mutsuzluktur, bir keyifsizliktir alıp gidiyor.
Madem sevdiklerimizi bize CENAB-I HAKK ihsan etmiştir. Öyleyse onları ALLAH için sevmeliyiz. Onları ALLAH için sevdiğimizde, CENAB-I HAK ebedî âhiret hayatında da inşaALLAH onları bize, bizi onlara ihsan eder. Nitekim PEYGAMBER EFENDİMİZ (asm) şöyle buyurmuştur: “Ruhlar, sınıf sınıf toplanmış cemaatlerdir. Birbiri ile dünyada tanışmış ve birbirlerini sevmiş olan salih ruhlar, orada bir araya gelirler ve birbirlerini yine severler. Dünyada birbiri ile zıtlaşan, birbirini inkâr eden, birbirine muhalif giden ve birbirini sevmeyenler ise, orada yine birbirlerine muhalif giderler, birbirlerini sevmezler ve birbirinin sınıfında da olmazlar.”
Madem sevdiklerimizi bize CENAB-I HAKK ihsan etmiştir. Öyleyse onları ALLAH için sevmeliyiz. Onları ALLAH için sevdiğimizde, CENAB-I HAK ebedî âhiret hayatında da inşaALLAH onları bize, bizi onlara ihsan eder. Nitekim PEYGAMBER EFENDİMİZ (asm) şöyle buyurmuştur: “Ruhlar, sınıf sınıf toplanmış cemaatlerdir. Birbiri ile dünyada tanışmış ve birbirlerini sevmiş olan salih ruhlar, orada bir araya gelirler ve birbirlerini yine severler. Dünyada birbiri ile zıtlaşan, birbirini inkâr eden, birbirine muhalif giden ve birbirini sevmeyenler ise, orada yine birbirlerine muhalif giderler, birbirlerini sevmezler ve birbirinin sınıfında da olmazlar.”
Hiç şüphesiz sevgilerin başında ALLAH sevgisi gelir. Gerçek dostumuz ALLAHtır. Gerçek sevdiğimiz ALLAH’tır. Nitekim sevebileceğimiz dostlar yaratmak sûretiyle, dost aynasında bize asıl kendi sevgisini gösteren ALLAH’tan başkası değildir. Sonra RESULLALLAH (asm) sevgisi gelir. Sonra ALLAH için olmak şartıyla diğer insanların ve varlıkların sevgisi gelir.
Elif dikkatle okuduğu kitabı yavaşça yere bıraktı. Son okuduğunu daha iyi anlayabilmek için gözlerini bir yere dikmiş, hareketsiz donuk bir şekilde düşüncelere daldı. Uzun süre bu şekilde düşündükten sonra hızla kitabı alıp son okuduğu yeri dikkatli bir şekilde bir daha okudu. Her okuduğunda yüzü biraz daha asılıyor, iyice anlamaya çalışıyordu.
“Kişi sevdiği ile beraber haşrolur”
Bu hadisi okuduktan sonra, sevdikleri ve sevmedikleri hanesini bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini düşündü. Sürekli bir arada olduğu insanlarla, alış verişte bulunduklarıyla, komşularıyla , akrabasıyla, kan bağı olanlarla ve ya bir şeklide ticari ilişkisi olanlarla da değil Sevdikleriyle beraber haşrolunmak. Sonra bir başka hadisi hatırladı. “ALLAH için sevin ve ALLAH için buğzedin” Bu iki hadisi bir arada düşündüğünde biraz daha şekillendi kafasında.
ALLAH için sevdiklerimizle beraber haşrolacağız diye geçirdi içinden. Kendisinin ve çevresindeki insanların sevdiklerini ve sevme nedenlerini düşündü bir bir.Sevdiği insanlar kimlerdi ve neden seviyordu onları? Akşamki haberlerde gördüğü bir olay geldi aklına. Bir pop star kendisini izlemeye gelen gençlerin çılgınca katılımları arasında ve bir sunucunun onlara yaklaşarak, – Sahnedeki şarkıcı için ne düşünüyorsunuz . Çok mu seviyorsunuz? sorusuna hep bir ağızdan ; – Sevmek ne kelime biz ona tapıyoruz. Onun için ölürüz. Cevaplarını düşündü. Tapmak ve uğruna ölmek, bir beşer için yapılamayacak şeylerdi bunlar. Yaradan için söylenmesi gereken bu sözler bir beşer için sarfedilmişti.
Üst kattaki komşunun 10 yaşındaki oğlu geldi aklına. Odasının duvarları tuttuğu takımın futbolcularının resimleriyle doluydu. Hiçbir ayeti hiçbir peygamberi ve sevgililer sevgilisinin hayatından hiçbir kesiti bilmeyen bu çocuk, futbolcuların attığı gol den , transferlerine ve özel yaşantılarına kadar her şeylerini biliyordu. O da bu futbolcuları çok fazla sevdiğini söylüyordu. Onun sevgisinin nedeni neydi peki? Sonra akrabalarından Ahmet bey geldi aklına.. Akraba çevresinden iki kardeş hakkında yorum yapıyordu. – Küçük olanı çok severim ben diyordu. Büyük kardeş imanlı, Kur’an’ı hayatına aktarmaya çalışan.aile yaşantısında da eşi ve çocuklarıyla islam’ı kendilerine yamayan değil, İslam’a kendilerini adayan ve ALLAH rızası kul hakkını gözeten birisi iken, küçük kardeş bunun tam zıttıydı.Alnı bir kere secdeye değmemiş, hayatında İslami hiçbir hükmü uygulamayan, aile yaşantısın da da kendi gibi imansız birini tercih ederken evlerinde ALLAHın adının anılmadığı, kendi düşüncelerinin zıttı olan insanlarla ilişkisini koparmış birisiydi. Ahmet bey kendisi ara sıra namaz kılan birisi olmasına rağmen,
- Ben küçük olanını çok seviyorum. Diğeri beş para etmez. Çünkü o bana ve eşime hediyeler veriyor. Hatta son olarak, karşılıksız bir telefon verdi bana. Bu devirde karşılıksız kim kime ne veriyor ki? İşte bunun için küçük kardeşi daha cok seviyorum . demesini hatırladı. Ahmet bey, sevme tercihini menfaatine yarayan birisi yönünde kullanmıştı..
Elif, kafasında binlerce soru işareti arasında titrek bir ses tonuyla hadisi bir kez daha mırıldandı.
- Sevdiklerimiz ve sevme sebeplerimiz. Kişi sevdiği ile beraber haşrolacak. YaRABBİ! sen bizi sadece senin rızan için sevenlerden eyle. Menfaatimize yaradıkları için senden uzak olanları değil,menfaatimize yaramasa da sana yakın olanları sevenlerden eyle.
“Kişi sevdiği ile beraber haşrolur”
Bu hadisi okuduktan sonra, sevdikleri ve sevmedikleri hanesini bir kez daha gözden geçirmesi gerektiğini düşündü. Sürekli bir arada olduğu insanlarla, alış verişte bulunduklarıyla, komşularıyla , akrabasıyla, kan bağı olanlarla ve ya bir şeklide ticari ilişkisi olanlarla da değil Sevdikleriyle beraber haşrolunmak. Sonra bir başka hadisi hatırladı. “ALLAH için sevin ve ALLAH için buğzedin” Bu iki hadisi bir arada düşündüğünde biraz daha şekillendi kafasında.
ALLAH için sevdiklerimizle beraber haşrolacağız diye geçirdi içinden. Kendisinin ve çevresindeki insanların sevdiklerini ve sevme nedenlerini düşündü bir bir.Sevdiği insanlar kimlerdi ve neden seviyordu onları? Akşamki haberlerde gördüğü bir olay geldi aklına. Bir pop star kendisini izlemeye gelen gençlerin çılgınca katılımları arasında ve bir sunucunun onlara yaklaşarak, – Sahnedeki şarkıcı için ne düşünüyorsunuz . Çok mu seviyorsunuz? sorusuna hep bir ağızdan ; – Sevmek ne kelime biz ona tapıyoruz. Onun için ölürüz. Cevaplarını düşündü. Tapmak ve uğruna ölmek, bir beşer için yapılamayacak şeylerdi bunlar. Yaradan için söylenmesi gereken bu sözler bir beşer için sarfedilmişti.
Üst kattaki komşunun 10 yaşındaki oğlu geldi aklına. Odasının duvarları tuttuğu takımın futbolcularının resimleriyle doluydu. Hiçbir ayeti hiçbir peygamberi ve sevgililer sevgilisinin hayatından hiçbir kesiti bilmeyen bu çocuk, futbolcuların attığı gol den , transferlerine ve özel yaşantılarına kadar her şeylerini biliyordu. O da bu futbolcuları çok fazla sevdiğini söylüyordu. Onun sevgisinin nedeni neydi peki? Sonra akrabalarından Ahmet bey geldi aklına.. Akraba çevresinden iki kardeş hakkında yorum yapıyordu. – Küçük olanı çok severim ben diyordu. Büyük kardeş imanlı, Kur’an’ı hayatına aktarmaya çalışan.aile yaşantısında da eşi ve çocuklarıyla islam’ı kendilerine yamayan değil, İslam’a kendilerini adayan ve ALLAH rızası kul hakkını gözeten birisi iken, küçük kardeş bunun tam zıttıydı.Alnı bir kere secdeye değmemiş, hayatında İslami hiçbir hükmü uygulamayan, aile yaşantısın da da kendi gibi imansız birini tercih ederken evlerinde ALLAHın adının anılmadığı, kendi düşüncelerinin zıttı olan insanlarla ilişkisini koparmış birisiydi. Ahmet bey kendisi ara sıra namaz kılan birisi olmasına rağmen,
- Ben küçük olanını çok seviyorum. Diğeri beş para etmez. Çünkü o bana ve eşime hediyeler veriyor. Hatta son olarak, karşılıksız bir telefon verdi bana. Bu devirde karşılıksız kim kime ne veriyor ki? İşte bunun için küçük kardeşi daha cok seviyorum . demesini hatırladı. Ahmet bey, sevme tercihini menfaatine yarayan birisi yönünde kullanmıştı..
Elif, kafasında binlerce soru işareti arasında titrek bir ses tonuyla hadisi bir kez daha mırıldandı.
- Sevdiklerimiz ve sevme sebeplerimiz. Kişi sevdiği ile beraber haşrolacak. YaRABBİ! sen bizi sadece senin rızan için sevenlerden eyle. Menfaatimize yaradıkları için senden uzak olanları değil,menfaatimize yaramasa da sana yakın olanları sevenlerden eyle.
Toplumun putlaştırdıklarını bilinçsizce putlaştıranlardan değil,
İbrahim (as) gibi bu putları yıkanlarda eyle.
RABBim bizi ve bizim soyumuzdandan gelecek olanları Namazlarında daim eyle.
RABBimiz sen bizim dualarımızı kabul buyur.
RABBimiz,
Anne ve Babamızı ve yavrularımızı ,
bütün ailemizi,mümin kardeşlerimizi
mağfiret et …
razı oldugun kullarının içine koy
iki cihanda saadet nasip et
firdevs cennetine koy
koruman altına al sahip cık
bizi bırakma
hep yanımızda ol
dünyada ve ahirette
umduklarımızı nail eyle
korktuklarımızdan endişelerimizden sıkıntılarımızdan
koru muhafaza eyle
amin elfi elfi amin
ALLAHım razı oldugun kadar ,habibin sav razı oldugu kadar ,bizlerden razı oldugun kadar
EFENDİMİZE sav ebediyen sonsuz sınırsız
salat ve selamlarımızı sevgilerimizle ilet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder