10 Ekim 2012 Çarşamba

yaratmada şer yok, yaratılanı kötüye kullanma şer

Annelerdeki şefkate RABBimizin RAHMAN, RAHİM isimlerinin tecellisi olarak bakabiliyoruz da, bazı insanların cürümlerine şahit oldukça, buna nasıl anlam vereceğimizi şaşırıyoruz.
Böyle durumlarda bakışımız nasıl olmalı?
Birincisi,kainatta kötülük ve şer diye bildiğimiz şeyler, aslında kötülük ve şer değildir.
Mesela, ateş aslı itibari ile mutlak hayırdır, ama sen onu ev kundaklamada kullanırsan kendine şer yapmış olursun. Onun için yaratmada şer yoktur, yaratılanı kötüye kullanmada şer vardır.
Şeytan ve nefis senin çok mertebe ve dereceleri elde etmende bir araçtır, ama sen iradenle onlara uyarsan sana en zararlı bir şer olurlar. Bu demektir ki, ALLAH onları hayır için yaratmıştır, ama biz onları kendimiz hakkında şerre çeviriyoruz.
Bu yönü ile kainatta aslı itibari ile ve yaratmak noktasından şer ve kötülük yoktur.
"Halkı(Yaratmak. İcad) şer şer değil, kesbi(Sonradan elde edilen) şer şerdir."
Yani nefis ve şeytanın yaratılması şer değil,
bizim irademizle ona uymamız şerdir.
İkincisi, kainatta asıl olan güzellik ve hayırdır. Çirkinlik ve şerler cüzi ve farazidir ve çok az bulunur. Bunların yaratılmasının sebebi de güzel ve hayırların nispi mertebe ve makamlarının tezahür etmesi ve açığa çıkması içindir. Soğuk olmasa sıcağın bir çok derecesi bilinemez ve anlaşılamazdı. Şer olmasa hayrın hadsiz makamları fark edilemeyecekti. İşte bu derece ve makamların inkişaf ve izharı için ALLAH cüzi ve farazi şerleri yaratmıştır.
Öyle ise bize zahiren çirkin görünen şeyler aslında ALLAH’ın isimlerinin makamlarının anlaşılmasına hizmet ediyorlar.
Üçüncüsü, ALLAH imtihan gereği insanları irade sahibi olarak yaratmıştır. İradenin çalışması da ancak hayır ve şerre kabiliyetle mümkündür.
Bu sebeple insan hayra da şerre de kabil olarak yaratılmıştır.
İnsan hayra kabil olup şerre kabil olmasa,
imtihan sırrı ve kainatın dizayn felsefesi boşa çıkacaktır.
Bu sebeple ALLAH insanın şer cephesine fıtri bir sınırlama koymamıştır, ama dinler ve peygamberler vasıtası ile iradi bir sınır ve terbiye koymuştur. İşte insanın mesuliyeti burada ortaya çıkmaktadır. İnsanı insan yapan ve harika kılan bu iradi hürriyettidir.
Dördüncüsü, insan kainat sahnesine hususi alemi noktasından, yani sübjektif olarak
(Subjektif kelimesinin anlamı olaylara kendi görüş açısıyla bakmak olayları kendi görüş açısıyla değerlendirmek bireysel kişisel değerlendirme yapmak görüş belirtmek)
pis elini bulaştırmazsa, bu sahne tamamen ALLAH’ın isimlerini okutan, anlatan bir sahnedir. Çirkinlikler ve şerler insanın cüzi bakışından ve iradesinden çıkıyor. Eşyanın aslında bir çirkinlik ve şer yoktur. Eşyayı telvis(Bozmak, berbat etmek,kirletmek) eden insanın pis nazarıdır.
Öyle ise kainat hakkı ile esmaya hizmet ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder