12 Ekim 2012 Cuma

istinat

Bir asker düşünelim,
bu asker önce yüzbaşı rütbesinde olan bir komutana istinat ediyor.
Yani ona dayanıyor. Bu askerin gücü ve yapabileceği işler ancak yüzbaşının yapabileceği işler ve gücü kadardır; bir albayın yapabileceği işleri yapamaz.
Aynı asker albaya istinat edip dayansa, bu kez askeri alanda ve kışlada yapabileceği işler ve gücü albayın yapabileceği işler ve güç kadardır, ama bir generalin yapabileceği işleri yapamaz.Aynı şekilde istinat edip dayandığı makam ve rütbe arttıkça, yapabileceği işler ve güç de ona göre artar. Bu asker, genelkurmay başkanına istinat edip dayansa, o zaman bütün askeri kışla ve alanlar onun için açılır ve her şeyi yapmaya muktedir olur.
Zira arkasında genelkurmay başkanlığının izzet ve gücü var.
Aslı itibari ile er olan bu asker, istinat ve dayanak noktası olmasa, yani arkasında rütbeli bir komutan olmasa, hiçbir iş ve güç elinden gelemez,
kendi gibi olan başka bir askere bile hükmedemez.
Demek bu askeri güçlü ve muktedir kılan, kendi şahsi gücü değil,
dayandığı ve istinat ettiği noktadır.
İşte bu örnekteki asker gibi,
biz de şu kainat kışlasında nihayetsiz aciz ve fakir bir neferiz.
İman ve tevekkül dayanağı ile ALLAH’a istinat edersek,
bütün kainat kışlası bize itaatkar bir asker olur.
Zira ALLAH’ın sonsuz kudretine dayanan bir insan, sonsuz bir istinat noktası elde eder, daha hiçbir şey ve hiçbir güç ALLAH’ın kudreti karşısında duramaz.
Dolayısı ile bizim karşımızda duramaz.
Bu istinat sırrındandır ki, bir çekirdek, koca ağacı başında taşır. Zira çekirdeğin ardında ALLAH’ın sonsuz kudreti vardır.
Bir sinek Nemrut’u gebertir. Karınca gibi nahif ve nazik hayvanat, Firavun'un sarayını başına yıkar. İşte bütün bu sırların temelinde istinat ve dayanma noktası vardır.
"BİSMİLLAH" bu dayanağın ve tevekkülün formülü ve özeti gibidir.
Yani ALLAH’ın adı ile hareket eden bir adam, ALLAH’ın sonsuz kudret ve servetini arkasına almış olur. Bu da insan için tükenmez bir kuvvet, bitmez bir hazinedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder