"Onu tanıyan ve itaat eden, zindanda dahi olsa bahtiyar(Bahtlı,mutlu)dır,
Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbaht(Bahtsız)tır..."
İnsanın, biri maddi diğeri manevi olmak üzere iki bedeni vardır.
Maddi beden malum cesedimizdir. Maddi ortamlara göre zevk ve elem duyar.
Manevi bedenimiz ise kalp, ruh, akıl ve vicdan gibi manevi azalardan mürekkep bir mahiyettedir. Maddi beden sıkıntı içinde iken, manevi beden inşirah ve rahatlık içinde olabilir. Bir çok büyük zat ALLAH için maddi sıkıntı çekmekten lezzet duymuşlar. Burada elemi çeken maddi beden iken, lezzeti duyan manevi bedendir.
Mesela bir evliya nefsini ıslah ve terbiye sadedinde yapmış olduğu riyazet ve çilede,
maddi bedeni müthiş bir sıkıntı ve elem içinde iken,
gönül dünyası gayet inşirah ve rahat içinde olabiliyor.
Hakiki saadet ve huzur imandadır.
Zira ALLAH insanın mahiyetini ancak iman ve ibadet ile tatmin olacak şekilde tasarlamıştır.
Mesela beden ibadeti terk etse, kalp bundan rahatsızlık duyar.
İnsan bunun dışında tatmin ve huzur bulamaz.
Huzur, insanın sürekli olarak ALLAH ile olan irtibat ve münasebetidir ki,
bu da ibadet ve zikir ile mümkündür.
Yukarıda izah ettiğimiz gibi, kafir maddeten bolluk ve rahat içinde olabilir,ama( kalp, ruh, akıl ve vicdan ) hakiki anlamda manevi huzur ve itminanı asla bulamaz.
Evet,
Onu unutan, saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder