1 Ekim 2012 Pazartesi

dünya bir vitrin ve sergi yeridir

"ben tünel içinde sukut(düşme)eder gibi bir sür’atle giden bir Tren içindeyim.
Telâş ettim. Fakat ne çare ki hiçbir tarafa kaçılmaz.
Garaipten(tuhaf, şaşılacak şey) olarak, o Trenin iki tarafında pek cazibedar çiçekler, leziz meyveler görünüyordu. Ben de akılsız acemiler gibi onlara bakıp elimi uzattım.
O çiçekleri koparmak, o meyveleri almak için çalıştım.
Fakat o çiçekler ve meyveler dikenli mikenli; mülâkatında(kavuşmasında) elime batıyor, kanatıyor, Trenin gitmesiyle mufarakatinden(ayrılığından) elimi parçalıyorlar,
bana pek pahalı düşüyorlardı."
Tren, zaman oluyor; trenin her bir vagonu ise insana verilen her bir yıldır.
Trenin içinden geçtiği tünel ise dünya hayatıdır.
Zaman bir tren gibi mahlukatın ilk yaratılması ile başlar, en son durak olan Cennet ve Cehenneme kadar devam edip gider.
İnsan da zaman treninin içinde bulunmasından dolayı,
tren ile beraber tünelin yani dünya hayatının içinden hızla geçip gidiyor.
O dikenli çiçek ve meyveler ise; dünyanın meşru olmayan lezzet ve zevkleridir.
İnsan gelip geçen bu hayat yolculuğunda, meşru olmayan lezzet ve zevklere bulaşır ise;
lezzet almaktan çok, acı çeker.
Zira dünya bir vitrin ve sergi yeridir, asıl kaynak ve tatmin olmak ise; ahiret hayatındadır.
Dünyanın nimetlerinin gelip geçici olması, insanın kalbini yaralayıp kanatıyor.
Mesela; bir cinsi latifin suretine aşık oluyorsun ama; aşık olduğun o suret en fazla on yirmi yıl sonra zevale ve yokluğa gidiyor.
Aşık efendinin en acı durumu; sevdiği ve aşık olduğu şeyin yok olup gitmesidir.
Bunun gibi dünyanın bütün meşru olamayan lezzetleri sonunda insana acı ve azap veriyor.
Halbuki meşru lezzetler, insanın keyfine kafidir.
İnsan bu kısa dünya hayatında, ALLAH için yaşasa ve onun sanatı namına mahlukatı sevse, meşru olduğu için çok ulvi lezzetler alacak,
cennete gitmeden cennet hayatının numunesini burada hissedecek.
latahzeninnallahemeana.wordpress.com
latahzeninnallahemeana.blogspot.com
welovemuhammadsav.blogcu.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder