hep merak ederdim uzaydan astronotlar nasıl geri dönerler
buldum cevabını
"Uzay mekikleri yakıt tanklarına depoladığı yanıcı ve yakıcı maddeleri birleştirerek yakar (hidrojen ve oksijen gibi) ve oluşan itme gücü ile bu maddeleri hızla dı...şarı fırlatır. Böylece momentumun korunumu sayesinde mekik de hızlanır ve dünyaya yaklaşır. Yani roketlerin hızlanması için havaya ihtiyaç yoktur havasız ortamda da bu şekilde hızlanılabilir. "
"Uzayda hava yoktur. Bu yüzden uzay araçları Dünya’da ki gibi sürtünmeyi kullanarak hareket edemezler. Bunun yerine uzay araçlarının hareket etmesi için momentumun korunumunu kullanırlar. Momentum bir cismin hızı ile kütlesinin çarpımıdır. Özelliği ise dışarıdan bir kuvvet etki etmedikçe sabit kalmak zorunda olmasıdır. Bu nedenle momentumu korumak için bir sistemin kütlesi değiştiğinde hızı da değişmek zorunda kalır. Eğer bir cisim üzerine uygulanan kuvvet yoksa cismin ilk momentumu ile son momentumu birbirine eşit olacağından dolayı momentum korunmuş olur. Uzayda da etki edebilecek hiçbir kuvvet bulunmaz. Bir örnek ile açıklayacak olursak: Yakıt tankında yakılan sıvı yakıt yüksek hızla ve devamlı olarak dışarı püskürtülür. Bu da uzay aracına ileriye doğru bir hız kazandırır. Bu sayede uzay araçlarının uzaydaki hareketlilikleri sağlanmış olur. Bunun yanı sıra uzay araçları belli bir hıza ulaştıklarında bu hızı korumak için devamlı yakıt kullanmalarına gerek yoktur. Bunun sebebi yine uzayda hava bulunmamasıdır. Hava bulunmadığı için sürtünme olmaz ve hızını bir gezegenin çekim alanına girmediği sürece problemsizce koruyabilir. "
buldum cevabını
"Uzay mekikleri yakıt tanklarına depoladığı yanıcı ve yakıcı maddeleri birleştirerek yakar (hidrojen ve oksijen gibi) ve oluşan itme gücü ile bu maddeleri hızla dı...şarı fırlatır. Böylece momentumun korunumu sayesinde mekik de hızlanır ve dünyaya yaklaşır. Yani roketlerin hızlanması için havaya ihtiyaç yoktur havasız ortamda da bu şekilde hızlanılabilir. "
"Uzayda hava yoktur. Bu yüzden uzay araçları Dünya’da ki gibi sürtünmeyi kullanarak hareket edemezler. Bunun yerine uzay araçlarının hareket etmesi için momentumun korunumunu kullanırlar. Momentum bir cismin hızı ile kütlesinin çarpımıdır. Özelliği ise dışarıdan bir kuvvet etki etmedikçe sabit kalmak zorunda olmasıdır. Bu nedenle momentumu korumak için bir sistemin kütlesi değiştiğinde hızı da değişmek zorunda kalır. Eğer bir cisim üzerine uygulanan kuvvet yoksa cismin ilk momentumu ile son momentumu birbirine eşit olacağından dolayı momentum korunmuş olur. Uzayda da etki edebilecek hiçbir kuvvet bulunmaz. Bir örnek ile açıklayacak olursak: Yakıt tankında yakılan sıvı yakıt yüksek hızla ve devamlı olarak dışarı püskürtülür. Bu da uzay aracına ileriye doğru bir hız kazandırır. Bu sayede uzay araçlarının uzaydaki hareketlilikleri sağlanmış olur. Bunun yanı sıra uzay araçları belli bir hıza ulaştıklarında bu hızı korumak için devamlı yakıt kullanmalarına gerek yoktur. Bunun sebebi yine uzayda hava bulunmamasıdır. Hava bulunmadığı için sürtünme olmaz ve hızını bir gezegenin çekim alanına girmediği sürece problemsizce koruyabilir. "
"Malum, maddi varlığın temel yapı taşı zerre dediğimiz atomlardır. İnsan maddesi itibarı ile atomlardan oluşmuştur. Fakat insanda bulunan her bir organ ve doku , başka başka görevler yapmaktadır.
Mesela göz görürken, kulak işitiyor, dil t...adıyor, burun kokluyor. Bunların her birisi ayrı ayrı vazifelerdir. Ancak çalışan zerrelerin hepsi aynıdır, yani atomlar.
düşünen kişiye bağırır ve der ki beni işleteen var benim ilmim yok güçüm yok şuurlu değilim sanada acıyamam vs...
yani Herbiri emir altında çalıştıklarını ve kendilerini işleten tek bir kumandanın ALLAH’ın ilmini, irâdesini, kudretini, hikmetini .... mükemmelliğini ilan eder
Mesela göz görürken, kulak işitiyor, dil t...adıyor, burun kokluyor. Bunların her birisi ayrı ayrı vazifelerdir. Ancak çalışan zerrelerin hepsi aynıdır, yani atomlar.
düşünen kişiye bağırır ve der ki beni işleteen var benim ilmim yok güçüm yok şuurlu değilim sanada acıyamam vs...
yani Herbiri emir altında çalıştıklarını ve kendilerini işleten tek bir kumandanın ALLAH’ın ilmini, irâdesini, kudretini, hikmetini .... mükemmelliğini ilan eder
Ene, farazi ve vehmi benlik ve sahiplik duygusudur. Yani; hakikatte olmadığı halde, var gibi düşünülen bir sahiplenme, bir kabullenme duygusudur. Mesela; insanın ailesine benim ailem demesi, evine benim evim demesi, vücut ve azalarına benim... vücudum ve benim azalarım demesi, buna örnek olarak verilebilir. İşte buradaki benim ifadesi enedir. Halbuki hakikat noktasından, ne aile, ne ev, ne vücut, ve ne de azalar insanın değildir. Hepsinin gerçek sahibi ALLAH’tır. ALLAH, insana bu sahiplenme duygusunu mutlak olan isim ve sıfatlarını kavratmak ve kıyas yapmak için vermiştir. Yani; insan der, şu ev benim o zaman şu kainat evi de ALLAH’ındır, diye kıyas yaparak, ALLAH'ın sonsuz malikiyetlik sıfatını idrak eder. Şayet bu sahiplenme duygusu olmasa idi, insan bu kıyası yapmayacağı için, ALLAH’ın o sonsuz sıfatlarını idrak edemeyecekti.
İşte alemin sırrı ve ALLAH’ın gizli hazineleri, ALLAH’ın mutlak olan isim ve sıfatlarından ibarettir. Bu sırların ve mutlak sıfatların idrak edilip anlaşılması da, ene denilen vehmi ve farazi sahiplenme duygusuna bağlanmıştır. Alemin ve gizli hazineler olan ALLAH’ın, isim ve sıfatlarının keşfedilip çözülmesi, benlik duygusu olan enenin elindedir.
İşte alemin sırrı ve ALLAH’ın gizli hazineleri, ALLAH’ın mutlak olan isim ve sıfatlarından ibarettir. Bu sırların ve mutlak sıfatların idrak edilip anlaşılması da, ene denilen vehmi ve farazi sahiplenme duygusuna bağlanmıştır. Alemin ve gizli hazineler olan ALLAH’ın, isim ve sıfatlarının keşfedilip çözülmesi, benlik duygusu olan enenin elindedir.
Halbuki hakikat noktasından, ne aile, ne ev, ne vücut, ve ne de azalar insanın değildir. Hepsinin gerçek sahibi ALLAH’tır
ALLAH’ın hükmü herkes hakkında kesinleşip, cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girmeye hazırlandığı zaman şeytan şu nutkunu irad edecektir.
“-ALLAH size doğru vaadde bulundu. Ben de size bir şeyler vaad ettim, ama sözümden ca...ydım. Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi dâvet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, sizin daha önce beni ALLAH’a şerik yapmanızı da reddetmiştim.”
Elbette, böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır." (İbrahim, 14/22)
“-ALLAH size doğru vaadde bulundu. Ben de size bir şeyler vaad ettim, ama sözümden ca...ydım. Doğrusu, benim size istediğimi yaptıracak bir gücüm yoktu. Sadece ben sizi dâvet ettim, siz de çağrımı kabul ettiniz. O halde beni ayıplamayın, kendi kendinizi kınayın. Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz! Ben, sizin daha önce beni ALLAH’a şerik yapmanızı da reddetmiştim.”
Elbette, böyle zalimlerin hakkı gayet acı bir azaptır." (İbrahim, 14/22)
Nasihat et davet et baskıcı olma!
"başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse) yobazdır"
Hiçbir alanda siyasi olsun olmasın başka sahada da
(Ve özellikle de dini açıdan çünki ALLAH dileseydi herkesi müslüman yapardı ama O herkesin özgür ir...adesini yapmasını istiyor yani tercihini kullanması için imtihan ediyor
unutma YÜCE KUR'AN nasihattır,davettir)
bu yüzden baskıyla kabullendirmeye çalışmak yanlıştır ,yobazlıktır ve mesuliyeti büyüktür +ilişkileri yıpratır
"başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse) yobazdır"
Hiçbir alanda siyasi olsun olmasın başka sahada da
(Ve özellikle de dini açıdan çünki ALLAH dileseydi herkesi müslüman yapardı ama O herkesin özgür ir...adesini yapmasını istiyor yani tercihini kullanması için imtihan ediyor
unutma YÜCE KUR'AN nasihattır,davettir)
bu yüzden baskıyla kabullendirmeye çalışmak yanlıştır ,yobazlıktır ve mesuliyeti büyüktür +ilişkileri yıpratır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder