28 Mart 2014 Cuma


ALLAHın hava memurları

Hava atomları yüzlerce vazife yapmaktadırlar. Aynı atom zerresi insanda solunum vazifesi yaparken, çiçekte telkih, radyoda ses, televizyonda görüntü, ağızda ses, buzdolabında soğuma, güneşten ısı ve ışık, papatyadan... da koku dağıtmaktadır. Bütün bu işler, atom dediğimiz zerreler tarafından icra edilmektedir.

Her bir hava zerresinde sonsuz bir ilim, hadsiz bir hikmet, sınırsız bir irâde, nihâyetsiz bir kudret ve kuvvet bulunduğunu ileri sürmek hiçbir şeytanın bile haddi değildir. Bu ihtimal zerreler adedince bâtıl ve imkânsızdır. Öyleyse hava sayfası apaçık bir delil ile, kader ve kudret kaleminin değişken bir sayfası, levh-i mahfuzun değişken âlemde yazar-bozar bir tahtası hükmündedir
 
 
...ALLAH’ın insanları yaratmasında esas aldığı o fıtrata uygun hareket et...” (Rum Sûresi, 30/30)
 
Fotoğraf: ...ALLAH’ın insanları yaratmasında esas aldığı o fıtrata uygun hareket et...” (Rum Sûresi, 30/30)
 
 
 
 
Borç para istediğimiz bir dostumuzun, alacağını fazlasıyla geri istemesinden rahatsız olmamız, faizin haram oluşuna fıtratın şehadetidir.
Fotoğraf: Borç para istediğimiz bir dostumuzun, alacağını fazlasıyla geri istemesinden rahatsız olmamız, faizin haram oluşuna fıtratın şehadetidir.
 
 
 
kâinatta yardımlaşma esastır. Bu esas, görev taksimiyle de yakından ilgilidir. Elementler arası yardımlaşmadan, küreler ve sistemler arasındaki büyük yardımlaşmalara kadar uzanan, insanın organları arasındaki yardımlaşma ile kendini açıkça... gösteren ve insan ruhundaki “akıl, kalp, hafıza ve hisler arası işbirliği” ile en son noktasına varan bir yardımlaşma, bütün varlık âlemini kuşatmış gibidir.

İnsanlar bu çok önemli esası toplum hayatına mal ettikleri ölçüde huzurlu olur, madden ve manen terakki ederler.
 
 
 
 
 
 

Kâinatta “tedric kanunu” hâkimdir; yani her şey birden bire değil kademeli olarak, safhalar halinde yaratılır. Kudreti sonsuz olan ALLAH, bu âlemi bir anda yaratmak yerine, altı devrede yaratmıştır. Ne ağaçlar bir anda büyürler, ne meyveler... bir anda çıkarlar. Ne yumurtalar hemen kuş olur, ne de nutfeler bir anda insan haline gelirler.

O halde, acele etmemek, sebeplere tam riayet ettikten sonra neticeyi sabırla beklemek de fıtrata uymak demektir. Acelecilik fıtrata zıttır ve sonu hüsrandır.
 
Fotoğraf: Kâinatta “tedric kanunu” hâkimdir; yani her şey birden bire değil kademeli olarak, safhalar halinde yaratılır. Kudreti sonsuz olan ALLAH, bu âlemi bir anda yaratmak yerine, altı devrede yaratmıştır. Ne ağaçlar bir anda büyürler, ne meyveler bir anda çıkarlar. Ne yumurtalar hemen kuş olur, ne de nutfeler bir anda insan haline gelirler.

O halde, acele etmemek, sebeplere tam riayet ettikten sonra neticeyi sabırla beklemek de fıtrata uymak demektir. Acelecilik fıtrata zıttır ve sonu hüsrandır.
 
 
 
 
İslam dini ise, ilk geldiği günden itibaren bu zamana kadar ve hatta kıyamete kadar hep bu batıl ve hurafe inançlarla mücadele etti, ediyor ve edecek. Batıla ve içinde küfür kokan bütün inançlara esaslı ve en kalıcı darbeyi RESÜL-i EKREM EFENDİMiz sav vurdu.
 
 
 
 
 

Her şeyi doğaya, sebeplere ve tesadüfe bağlamadan tutun da, taş, tunç, bakır ve demir devri gibi saçmalıklara, insanlığın ilk hayatının vahşet ortamında başladığı, özellikle insanın maymundan geldiği inancına varıncaya kadar hurafe ve batıl... düşünceler özellikle genç neslin imanına musallat olmuş durumda.
Batıl ve hurafelere bağlananlar, bir tek Yaratıcıyı kabul edip huzur bulmak gibi kolay ve rahat bir yol varken, her sevdiği ve her korktuğu şeyi tanrılaştıran bir inanç açmazına tıkanıp kaldılar.
 
 

Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV) Anket Sorumlusu Salim Taşcı, ülke genelinde çeşitli meslek gruplarından 600'ü kadın, 410'u erkek toplam bin 10 kişiyle yüz yüze yaptıkları anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Ankete göre, kad...ınların daha çok batıl inançları olduğu tespit edilirken, ankete katılan 490 kadının tahtaya vurduğu, 15'nin içinden uğur kabul ettiği sayıyı saydığı, 12'sinin dua okuduğu, 10 kadının ise söylerse uğurunun kaçacağını belirttikleri ve 33 kadının da hiç cevap vermediği tespit edildi.

Ankete katılan erkeklerde ise 362 kişisinin tahtaya vurduğu, 12 kişinin şükür çektiği, 16'sının dua okuduğu, 18 kişinin cevap vermediği, 2 kişinin "uğurum bozulur" dediklerine rastlandı.
Fotoğraf: Türk Sanayici ve İş Adamları Vakfı (TÜSİAV) Anket Sorumlusu Salim Taşcı, ülke genelinde çeşitli meslek gruplarından 600'ü kadın, 410'u erkek toplam bin 10 kişiyle yüz yüze yaptıkları anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. Ankete göre, kadınların daha çok batıl inançları olduğu tespit edilirken, ankete katılan 490 kadının tahtaya vurduğu, 15'nin içinden uğur kabul ettiği sayıyı saydığı, 12'sinin dua okuduğu, 10 kadının ise söylerse uğurunun kaçacağını belirttikleri ve 33 kadının da hiç cevap vermediği tespit edildi.

Ankete katılan erkeklerde ise 362 kişisinin tahtaya vurduğu, 12 kişinin şükür çektiği, 16'sının dua okuduğu, 18 kişinin cevap vermediği, 2 kişinin "uğurum bozulur" dediklerine rastlandı.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
"Tahtaya vurmak
Bu inancın Orta Çağ’a dayandığı sanılıyor. Peter Haining’in “Superstitions” adlı kitabına göre ise bu inanç tarih öncesi dönemde “ağaca tapmaya” kadar geri gidiyor. Eski çağlarda ağaçların içinde ağaç tanrılarının yaşadığına... inanılırdı. Tehlikede olduğunu sanan insanlar da? ağacın içindeki tanrının yardımını İstemek için ağaca vururlardı. Böylece ağaç tanrısının kişiyi bütün belalardan koruyacağı düşünülürdü. Ayrıca daima sağ elle vurulurdu."
 
Fotoğraf: "Tahtaya vurmak
Bu inancın Orta Çağ’a dayandığı sanılıyor. Peter Haining’in “Superstitions” adlı kitabına göre ise bu inanç tarih öncesi dönemde “ağaca tapmaya” kadar geri gidiyor. Eski çağlarda ağaçların içinde ağaç tanrılarının yaşadığına inanılırdı. Tehlikede olduğunu sanan insanlar da? ağacın içindeki tanrının yardımını İstemek için ağaca vururlardı. Böylece ağaç tanrısının kişiyi bütün belalardan koruyacağı düşünülürdü. Ayrıca daima sağ elle vurulurdu."
 
 
 
 
 
“Sizden herhangi bir kimseye dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılmış olur. ALLAH’tan afiyet istemek kadar O’na sevimli gelen başka bir istek yoktur. Dua, vuku bulan bir şey için de vuku bulmayan bir şey için de faydalıdır. O halde duaya yapışın ey ALLAH’ın kulları!” (Kenzu’l-Ummal, 2/64/h. No: 3130)
Fotoğraf: “Sizden herhangi bir kimseye dua kapısı açılırsa, ona rahmet kapıları açılmış olur. ALLAH’tan afiyet istemek kadar O’na sevimli gelen başka bir istek yoktur. Dua, vuku bulan bir şey için de vuku bulmayan bir şey için de faydalıdır. O halde duaya yapışın ey ALLAH’ın kulları!” (Kenzu’l-Ummal, 2/64/h. No: 3130) 
 
 
 
 
Benlik, insanın kendi varlığından ve sıfatlarından haberdar olması, nefsini ve malını kendine nispet edebilmesidir.

Bilirsiniz, insan, güttüğü koyunlar için ‘benim koyunlarım’ diyebildiği halde o koyunlar, meselâ, kendi ayakları için ‘ben...im ayaklarım’ diyemiyorlar.

Güneş de gezegenlerine sahip çıkamıyor.”

İnsana bu imtiyaz niye tanınmış? “Benim aklım, benim elim, benim çocuğum, benim bahçem, benim koyunlarım.” diyebilmesi niçin?
Bu sorunun cevabı şu olacaktır:
Arzın halifesi olduğu için.

Halife, sultanın mülkünde, Onun namına tasarruf eder. ‘Benim malım, benim mülküm’ derken, mülkün gerçek sahibini hatırından çıkarmaz. Onun böyle deyişi, bir askerin ‘benim tüfeğim’ yahut ‘benim koğuşum’ demesi gibidir.
 
Fotoğraf: Benlik, insanın kendi varlığından ve sıfatlarından haberdar olması, nefsini ve malını kendine nispet edebilmesidir. 

Bilirsiniz, insan, güttüğü koyunlar için ‘benim koyunlarım’ diyebildiği halde o koyunlar, meselâ, kendi ayakları için ‘benim ayaklarım’ diyemiyorlar. 

Güneş de gezegenlerine sahip çıkamıyor.” 

İnsana bu imtiyaz niye tanınmış? “Benim aklım, benim elim, benim çocuğum, benim bahçem, benim koyunlarım.” diyebilmesi niçin? 
Bu sorunun cevabı şu olacaktır: 
Arzın halifesi olduğu için. 

Halife, sultanın mülkünde, Onun namına tasarruf eder. ‘Benim malım, benim mülküm’ derken, mülkün gerçek sahibini hatırından çıkarmaz. Onun böyle deyişi, bir askerin ‘benim tüfeğim’ yahut ‘benim koğuşum’ demesi gibidir.
 
 
Kâinat çapında aceleci olmayan, teennî ile hareketi esas alan bir nizam vardır.
Bir insan olarak ALLAH’ın kainattaki cari olan bu prensibine uymak hem başarının bir sırrı, hem de sevabın bir kaynağıdır.
Fotoğraf: Kâinat çapında aceleci olmayan, teennî ile hareketi esas alan bir nizam vardır. 
Bir insan olarak ALLAH’ın kainattaki cari olan bu prensibine uymak hem başarının bir sırrı, hem de sevabın bir kaynağıdır.
 
 
 
 
 
 
 
İnançsızlık, huzursuzluğun en büyük kaynağı olduğu gibi, inanç da huzur bulmanın, mutlu olmanın en büyük kaynağıdır.
bir ateistin itirafı
"ALLAH yoktur deyip mutsuz yaşayacağıma, ALLAH vardır, der, mutlu yaşarım."
Fotoğraf: İnançsızlık, huzursuzluğun en büyük kaynağı olduğu gibi, inanç da huzur bulmanın, mutlu olmanın en büyük kaynağıdır. 
 bir ateistin itirafı 
"ALLAH yoktur deyip mutsuz yaşayacağıma, ALLAH vardır, der, mutlu yaşarım."
 
 
 
 
 
"Dara düşen insanların bütün sebepleri bir kenara itip ALLAH'a yalvardığı bilinen bir gerçektir. Yıllar önce, ateistler listesinde ismi yazılan birisiyle yapılan bir röportajda ALLAH'a inanıp inanmadığı sorulduğunda verdiği şu cevap ben de hala etkisini sürdürmektedir:
-Ben artık yaşlandım, bundan sonra daha da yaşlanacağım ve yaşlandıkça da kendimi yalnız hissedeceğim. Onun için ben ALLAH'a inanıyorum."
Fotoğraf: "Dara düşen insanların bütün sebepleri bir kenara itip ALLAH'a yalvardığı bilinen bir gerçektir. Yıllar önce, ateistler listesinde ismi yazılan birisiyle yapılan bir röportajda ALLAH'a inanıp inanmadığı sorulduğunda verdiği şu cevap ben de hala etkisini sürdürmektedir:
-Ben artık yaşlandım, bundan sonra daha da yaşlanacağım ve yaşlandıkça da kendimi yalnız hissedeceğim. Onun için ben ALLAH'a inanıyorum."
 
 
 
 
 
 
Bir şâir, "Şiirin kıymetini iki şey düşürür" diyor ve ekliyor: "Şiirden anlamayanların alkışı, şiirden anlayanların sükûtu.",
Fotoğraf: Bir şâir, "Şiirin kıymetini iki şey düşürür" diyor ve ekliyor: "Şiirden anlamayanların alkışı, şiirden anlayanların sükûtu."
 
 
 
 
Fotoğraf
 
 
 
 
Fotoğraf
 
 
 
Hayır bildigimiz de şer vardır şer bildigimiz de hayır vardır bundan dolayı yapmak istedigim işler olmadıgı zaman üzülmüyorum
 
 
 
 
 
İnsan nihayetsiz acizlik ve fakirlik ile donatılmışken, kibirlenmesi, zıtların birbirini daha parlak göstermesi sırrınca, zaaf ve aczine işaret ediyor. Nasıl beyaz yazı en net şekilde siyah tahta da görünür ya da yemek lekesi aşikar olarak ...beyaz ve açık renkli elbiselerde dikkat çeker; aynı şekilde acizlik ve fakirlik ile sarmalanmış bir insanın kuvvetliymiş gibi sahte bir kibir ve gurur vaziyeti alması, onun ne kadar aciz ve zayıf olduğunu biraz daha parlattırır demektir.
Fotoğraf: İnsan nihayetsiz acizlik ve fakirlik ile donatılmışken, kibirlenmesi, zıtların birbirini daha parlak göstermesi sırrınca, zaaf ve aczine işaret ediyor. Nasıl beyaz yazı en net şekilde siyah tahta da görünür ya da yemek lekesi aşikar olarak beyaz ve açık renkli elbiselerde dikkat çeker; aynı şekilde acizlik ve fakirlik ile sarmalanmış bir insanın kuvvetliymiş gibi sahte bir kibir ve gurur vaziyeti alması, onun ne kadar aciz ve zayıf olduğunu biraz daha parlattırır demektir.


 
 
 
 

ALLAHım büyük küçük, birinci sonuncu, gizli açık, bütün günahlarımı mağfiret buyur amin
Fotoğraf: ALLAHım büyük küçük, birinci sonuncu, gizli açık, bütün günahlarımı mağfiret buyur amin
 
RABBini an
RABBine kan
RABBine uyann
 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder