Bir anket düzenleyelim ve binlerce soru soralım. Cevapları sadece “Evet” veya “Hayır” şeklinde olsun. Meselâ, “Yalan iyi midir. Doğruluk iyi midir? Gıybet iyi midir? İftira iyi midir? Kibir iyi midir? Tevazu iyi midir? Hırsızlık iyi midir?”... gibi.
Salim düşünme yeteneğini, sefahatle, içkiyle, uyuşturucuyla kaybetmeyen, yahut menfî bir ideoloji namına beyinleri yıkanmayan bütün insanların, bu sorulara vereceği cevaplar, İslam’ın emir ve yasaklarıyla yüzde yüz uygunluk gösterir. Demek ki, İslâm dini insan fıtratına uygundur. Zira, bu din bizi YÜCE YARATANın bizim için seçtiği dindir.
Salim düşünme yeteneğini, sefahatle, içkiyle, uyuşturucuyla kaybetmeyen, yahut menfî bir ideoloji namına beyinleri yıkanmayan bütün insanların, bu sorulara vereceği cevaplar, İslam’ın emir ve yasaklarıyla yüzde yüz uygunluk gösterir. Demek ki, İslâm dini insan fıtratına uygundur. Zira, bu din bizi YÜCE YARATANın bizim için seçtiği dindir.
Elimde Birseyim Yok Deme Ey insan: Yüzündeki Tebessüm En Büyük Sadakadir. Diyecek Sözüm Yok Deyipte Susma: ALLAHin ismi En Büyük Kelamdir. Kimseye Yardim Edemiyorum Deyip Ümidini Kesme: Ettigin Dua Büyük Yardimdir. Ümidim Yok Deyipte Gaflete Dalma: RABBiMiN Kapisi Her Zaman Aciktir..
#Sahipsiz değiliz#
Bilgisayarın kendi kendine tesadüfen var olduğunu, iddia etmek ne kadar akıldan uzak ise, bilgisayarı keşfeden ve ondan milyon defa daha harika olan insan beyninin tesadüfen oluştuğunu söylemek bundan milyar defa daha akıldan uzaktır.
Hiçbir mü'mine karşı yüreğinizde kin taşımayın. Kin besleyecek çok din düşmanı var.
İman edenlere karşı gönlümüzde bir kin bırakma. RABBimiz, şüphesiz sen şefkatlisin merhametlisin" (Haşr sûresi ayet 10)
Ve Tevekkül; âsûde bahar ülkesinin adresindeki son basamak. Yani işini ALLAH’a ısmarlamak. O’na sığınmaktır tevekkül. Gerekeni yapmak demek olan, sebeplere teşebbüsten sonra ağırlıklarını O’nun kudret eline bırakmak.
İnsanoğlu kaderine rıza... göstermeyip tevekküle yanaşmadığı sürece ıstıraplardan, evhamlardan, sabırsızlıklardan asla ve asla kurtulamayacaktır. Ve böylece insan olma asaletine yakışmayan bir hal ile, yani yaratana değil, yaratılmış olana tenezzül edecektir. Her sıkıntı karşısında çaresizlik sancıları çekecek, kainata da zavallı bir dilenci olacaktır.
İnsanoğlu kaderine rıza... göstermeyip tevekküle yanaşmadığı sürece ıstıraplardan, evhamlardan, sabırsızlıklardan asla ve asla kurtulamayacaktır. Ve böylece insan olma asaletine yakışmayan bir hal ile, yani yaratana değil, yaratılmış olana tenezzül edecektir. Her sıkıntı karşısında çaresizlik sancıları çekecek, kainata da zavallı bir dilenci olacaktır.
Sadet-i dareynin adresinde ikinci basamağı tevhidtir.
Tevhid; kuvvetli bir iman akabinde, sebepler perdesinin şeffaflaşması ve ALLAH’ın isim ve sıfatlarıyla buluşmaktır.
Kâinatta elbette her şey sebeplerle ortaya çıkar. ALLAH’ın kâinattak...i kanunudur bu.
İşte bu sebeplere hikmetle bakmayı bilmek ve hâdiseler satırlarında ilahî mesajları okuyabilmektir tevhid.
Yani, yaşamımızda karşımıza çıkan maddî-manevî her şeyde ALLAH’ı görebilmek ve sebeplere takılmayıp her şeyde ALLAH’ı müşâhede edebilmektir
Tevhid; kuvvetli bir iman akabinde, sebepler perdesinin şeffaflaşması ve ALLAH’ın isim ve sıfatlarıyla buluşmaktır.
Kâinatta elbette her şey sebeplerle ortaya çıkar. ALLAH’ın kâinattak...i kanunudur bu.
İşte bu sebeplere hikmetle bakmayı bilmek ve hâdiseler satırlarında ilahî mesajları okuyabilmektir tevhid.
Yani, yaşamımızda karşımıza çıkan maddî-manevî her şeyde ALLAH’ı görebilmek ve sebeplere takılmayıp her şeyde ALLAH’ı müşâhede edebilmektir
Haset eden adam, eğer bu duygusunu gemlendirmez veya yönlendirmezse, kendi kendisini yiyip bitirmekle kalmaz, nice taşkınlıklara, yanlışlıklara da girebilir.
Hasedin bu ve buna benzer zararları sebebiyledir ki, Felâk Sûresi’nde hasetçilerd...en sakınma duâsı öğretilir:
“De ki: Sığınırım sabahın RABBine... Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden.” (Felâk Sûresi, 1, 5.)
Haset öylesine dehşetli bir hastalıktır ki, zararı hased edilenden çok hased edenedir. Bu duygu hasetçinin gözünü kör, ferâsetini iptal eder. ALLAH (cc) şöyle buyurur: “Yoksa ALLAH insanlara lütûf ve ihsânıyla bağışta bulundu da, peygamberliği ve kitabı kendilerinden başkasına verdi diye onlara haset mi ediyorlar?” (Nisâ Sûresi: 54.)
İnsan, haset ettiği şeyin âkıbetini düşünüp hasetten kaçınmaya çalışmalı. Rakibindeki güzellik, mal-mülk, servet ve makamın hepsinin geçici olduğunu; zahmetinin çok, rahatının az olduğunu görmeli ve içindeki kıskançlık duygusunu gemlemeye çalışarak hayra kanalize etmeli, gıbtaya dönüştürmeli. Artık kıskanmak şöyle dursun, duâ etmeye başlamalı. Derken karşılıklı sevgi ve hürmetin çekirdekleri de böylece atılmış olacaktır.
Hasedin bu ve buna benzer zararları sebebiyledir ki, Felâk Sûresi’nde hasetçilerd...en sakınma duâsı öğretilir:
“De ki: Sığınırım sabahın RABBine... Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden.” (Felâk Sûresi, 1, 5.)
Haset öylesine dehşetli bir hastalıktır ki, zararı hased edilenden çok hased edenedir. Bu duygu hasetçinin gözünü kör, ferâsetini iptal eder. ALLAH (cc) şöyle buyurur: “Yoksa ALLAH insanlara lütûf ve ihsânıyla bağışta bulundu da, peygamberliği ve kitabı kendilerinden başkasına verdi diye onlara haset mi ediyorlar?” (Nisâ Sûresi: 54.)
İnsan, haset ettiği şeyin âkıbetini düşünüp hasetten kaçınmaya çalışmalı. Rakibindeki güzellik, mal-mülk, servet ve makamın hepsinin geçici olduğunu; zahmetinin çok, rahatının az olduğunu görmeli ve içindeki kıskançlık duygusunu gemlemeye çalışarak hayra kanalize etmeli, gıbtaya dönüştürmeli. Artık kıskanmak şöyle dursun, duâ etmeye başlamalı. Derken karşılıklı sevgi ve hürmetin çekirdekleri de böylece atılmış olacaktır.
Hz. Ömer (ra) “İster hoşuma giden olsun, isterse de gitmeyen; hangi hal üzere sabahlarsam sabahlayayım benim için fark etmez. Çünkü ben, hayrın hoşuma gidende mi, yoksa gitmeyende mi olduğunu bilmiyorum.” (İbn-i Kesîr)
ALLAHım ihsan buyurduğun nimetleri geri almandan
Azabının ansızın gelip çatmasından gazabına sebeb olacak herşeyden sana sığınırız amin
Azabının ansızın gelip çatmasından gazabına sebeb olacak herşeyden sana sığınırız amin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder