Kabir var, hiç kimse inkâr edemez.
Herkes, ister istemez oraya girecek.
Ve oraya girmek için de, üç tarzda, üç yoldan başka yol yok.
1)ehl-i İmân kabir için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır.
2)Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferid, yalnız başına bir hapis kapısıdır. Öyle gördüğü ve itikad ettiği ve inandığı gibi hareket etmediği için, öyle muâmele görecek.
3)Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idam edecek bir dar ağacıdır. Öyle bildiği için, cezası olarak aynını görecek
Kâfir, ebediyyen yok olacağına inanıyor, o inancın gereği olarak daha dünyada iken ebedi yokluğun ızdırâbını yaşıyor.
Hakikatte olmayan bir cezânın, acı ve ızdırâbını daha dünyada iken, ruhunda ve vicdanında yaşıyor, yaşıyacak demektir
"Ben kulumun zânnı üzereyim"
Şöyle bir misal verelim;
On sene sonra bir trafik kazası geçirip, arabanın altında ezileceğini düşünen ve buna tam inanan bir insan farzedelim. Bu kişi daha on sene gelmeden her gün o kazayı kendi dünyasında defalarca yaşayacaktır. Halbuki, böyle bir kaza ise gerçekte yoktu.
Sadece kendi zihninin ürünüydü.
lumiere571.blogspot.com
latahzeninnallahemeana.wordpress.com
“Cezallahu anna seyyidena Muhammeden ma Huve ehlühü “
“ALLAHım O’nu layık olduğu şekilde mükafatlandır.”
her cuma gecesi bu salavat çekilecek inşALLAH
(perşembe akşam namazından sonra)
en az 100 tane
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder