Tabiata teşekkür edebilir miyiz?
İnsanlara teşekkür etmesini bilmeyen, ALLAH'a şükür edemez manasında olan hadisi bu bağlamda nasıl değerlendirebiliriz?
İnsanlar ile tabiat arasında önemli farklar olduğu için, ikisinin bir hükümde kıyas edilmesi doğru olmaz. İnsandan sadır olan fiillerde çok küçük ve farazi de olsa insana bir hisse, bir pay vardır. Yani insanın yapmış olduğu bir iyilikte, yüz parçadan doksan dokuzu ALLAH’a aittir. Geri kalan bir parça ise iradeye baktığı için insana aittir.
Mesela, zekat sevabında yüz parçadan doksan dokuzu ALLAH’a aittir. Zira zekat parasının kazanılma süreci içinde insanın bütün aksam ve çabalarını yaratıp, malı ve parayı o insana bahşeden ALLAH’tır. İnsan ise sadece cüzi iradesi ile zekatı bir fakire vermeye kesp edip, niyet ediyor. Geri kalan kısmını ise yaratan ALLAH’tır. Öyle ise insan bu zekat verme işinde ne halıktır ne de bütün bütün muzdardır.
Tabiat ve diğer canlı ve cansız mahlukat ise bütün iş ve fiillerde muzdardır. Yani yapılan işlerde hiçbir hisse ve payı yoktur. Bu yüzden insan gibi teşekkürü hak edemezler. Ama onların ihtiyaç ve sıkıntılarını gidermek, onlara bir çeşit teşekkür sayılabilir. Mesela, insana hizmet eden bir at ve katıra yem vermek ve bir ahır yapmak, ona teşekkür sayılır.
İnsana meyve veren ağacın bakımı ve budanması bir nevi teşekkürdür.
Tabiata teşekkür etmek şirk olur.
Zira tabiat kavramı materyalist felsefenin uydurduğu sanal bir kavramdır.
Tabiat, kainatın umumunda bulunan kanunların toplamından hasıl olan zihni ve vehmi bir faraziyedir.
Bu yüzden ona teşekkür etmek havada kalır saçma olur.
İnsanlık tarihinde pagan (putperestlik) kültürü önemli bir yer tutar.
İnsanlar başlangıçta iyi bir niyet ile bazı sebeplere ve sembollere değer vermeye başlarlar. Sonraları bu değer verme sevgiye dönüşür, sevgi ise tapınmaya gider. En sonunda o sebep ve sembol ilahlaştırılır. Bunun örnekleri tarihte çoktur.
Bu yüzden İslam dini, işi baştan sıkı tutarak, her şeye layıkı derecesinde değer atfeder.
İslam dininde heykel yapmanın yasak edilmesi bundandır.
Tabiat kavramı, başlangıçta zihni ve farazi iken, sonraları hakiki ve gerçek telakki edildi. Daha da ileri gidilerek uluhiyet isnat edildi. Bu yüzden tabiata teşekkür, şirkin birinci adımı olur; sonrası ise uluhiyete gidiştir.
İnsanların en dahileri olan filozoflar tabiat bataklığına saplanıyorsa, avam insanlar ne yapmaz ki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder