11 Ocak 2013 Cuma

ene

Ene
sözlükte ben ve benlik mânâsındadır
İnsanın ben’ini, rûhî kimliğini, iç âlemini, duygularla sarılmış fizik ötesi varlığını tarif eder.
Ene,
“Buraya kadar benim; ondan sonrası ALLAH’ındır”
diye hayalî bir taksimat yapar.
Kendindeki hayalî ölçücükler ile ALLAH’ın sınırsız ve gerçek sıfatlarını anlar. Cüz’î ilmiyle ALLAH’ın sınırsız ilmini; küçük sanatçığıyla ALLAH’ın mutlak sanatını, hayali mâlikiyetiyle ALLAH’ın hakîkî mâlikiyetini ve hâkezâ, binler sırlı duygular, sıfatlar ve hislerle ene bir anahtar gibi Yaratıcısının isimlerini, sıfatlarını ve şuûnâtını tanıma imkânı elde eder.

Ene hayır ve hak yoluna bu yönüyle girer. Bu yönüyle yalnız feyze kâbildir.
Vereni kabul eder.
Kendi îcad edemez. Fâil değildir. Mâhiyeti harfiyedir; yani ALLAH’ın varlığını bildirir.
Rubûbiyeti ve mâlikiyeti hayâliyedir. Vücudu o kadar zayıf ve incedir ki, bizzat kendinde hiçbir şeye tahammülü yoktur. Bu sıfatlarıyla ene, ancak ve ancak ALLAH’ın mutlak, sınırsız ve hudutsuz sıfatlarını bildiren bir ölçücük olur.

Mâhiyetini bu tarzda bilen ene, “Nefsini günahlardan arındıran kurtuluşa ermiştir” müjdesine ulaşır.
Emâneti hakkıyla edâ eder. Kâinâtın ne olduğunu ve ne vazîfe gördüğünü böylece görür ve anlar.

Sonunda hayalî varlığını da elinin tersiyle itmeye ve terk etmeye râzı olan ene,
“Mülk ALLAH’ın, Hamd ALLAH’ın, Hüküm ALLAH’ındır; ve ben ALLAH’a döneceğim”
der, hakîkî kulluğa ulaşır ve
ALLAH’ın izniyle, yaratıldığı biçim ve şekle lâyık olarak ahsen-i takvîm makâmına,
yani ALLAH katında makamların en yücesine yükselir.
lumiere.571.blogspot.com
latahzeninnallahemeana.wordpress.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder