ALLAH’ın emir ve yasaklarını yerine getirmemek, günah ve isyandır.
Yalnız isyan ve başkaldırmanın gerekçeleri muhtelif olduğu için, hükümleri de ona göredir.
Mesela, bazıları ALLAH’ın emir ve yasaklarına iman ediyor, ama nefsini de tam ıslah edemediği için o emir ve yasakları hayatında yaşayamıyor. Bunlar günahkar müminler olup günahının cezasını çektikten sonra tekrar cennete girerler. Bu anlamdaki isyana günah ve fısk deniliyor ki bu kimseler müminler dairesindedirler. Bunların isyan ve günahı inkar ve kibirden değil, tembellik ve iman zafiyetinden dolayı olduğu için affı ve kurtuluşu mukadderdir.
Ama "her günah içinde küfre giden bir yol bulunmasından" dolayı,
bu hayat tarzını yerleşik ve sürekli kılmamamız iktiza eder.
Bir günah işlemiş olsak bile hemen bu günahın imha yoluna gidip tövbe ve istiğfar etmeliyiz.
Günahlar kalbin beyaz ve temiz sayfasına vurulmuş kara ve kirli lekeler gibidir, temizlenmez ise, -ALLAH korusun- bir gün o temiz ve beyaz sayfa kirli ve kapkara bir şekle bürünür ve imanı o kalpten dışarı atabilir. Bu yüzden çok tövbe ve istiğfar edip, o günahlardan kendimizi takva zırhı ile muhafaza etmeliyiz.
Bazıları da ALLAH’ın emir ve yasaklarını küçümseyerek ya da inkar ederek yaşamıyorlar.
Mesela, "modern çağda faiz yememek olur mu?" zekatta neymiş, bu çağda baş örtüsü gericiliktir, gibi inkar ve küfrü havi sözlerden dolayı ameli terk ediyorsa, bu kişi ehli küfür olup tövbe ve iman etmiyor ise, ebedi cehennemde kalır. Yani bu tarz isyan ve başkaldırılar küfürdür, neticesi ise ebedi ateştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder