Sathi bakış(nazar-ı sathi),
bir şeyi derinlemesine incelemeden onu üstünkörü geçiştirmek demektir.
Bir nesne veya olay uzaktan bakıldığında, nefse bakan yönüyle olduğundan güzel görünür. Çünkü uzaktan sadece ana hatlar görünür, o asıl şeyin değerini belirleyen detayları nefis görmek istediği ve sevdiği şekilde tamamlar. Sonra detaylara vakıf olduğunda işin aslının hiç de öyle olmadığı anlaşılır. Ve insan yakınındaki şeylerin kötü taraflarını öne çıkarıp, güzellikleri fark edemeden, uzakta olanları ise güzel zannederek boşu boşuna imrenip üzülerek hayatını geçirir.
Mesela bir meslek sahibi kendi mesleğinin sadece olumsuz taraflarına yoğunlaşır ve güzel kısımlarını görmez. Arkadaşının mesleğinin ise olumsuz taraflarını görmez, hep olumlu yanlarını düşünerek özenir ve kendi hayatını mutsuz geçirir. İlginçtir ki, özenip mutsuz olduğu arkadaşı da kendi mesleğine özenmektedir ve mutsuzdur. Veya aynı şeye kavuşan kavuştuğu için, kavuşmayan kavuşamadığı için sathi bakıp, olumsuz yönlerine odaklanıp mutsuz olur.
Bir nesne veya olay uzaktan bakıldığında, nefse bakan yönüyle olduğundan güzel görünür. Çünkü uzaktan sadece ana hatlar görünür, o asıl şeyin değerini belirleyen detayları nefis görmek istediği ve sevdiği şekilde tamamlar. Sonra detaylara vakıf olduğunda işin aslının hiç de öyle olmadığı anlaşılır. Ve insan yakınındaki şeylerin kötü taraflarını öne çıkarıp, güzellikleri fark edemeden, uzakta olanları ise güzel zannederek boşu boşuna imrenip üzülerek hayatını geçirir.
Mesela bir meslek sahibi kendi mesleğinin sadece olumsuz taraflarına yoğunlaşır ve güzel kısımlarını görmez. Arkadaşının mesleğinin ise olumsuz taraflarını görmez, hep olumlu yanlarını düşünerek özenir ve kendi hayatını mutsuz geçirir. İlginçtir ki, özenip mutsuz olduğu arkadaşı da kendi mesleğine özenmektedir ve mutsuzdur. Veya aynı şeye kavuşan kavuştuğu için, kavuşmayan kavuşamadığı için sathi bakıp, olumsuz yönlerine odaklanıp mutsuz olur.
Dışı seni içi beni yakar sözü bunu ifade eder. Meşhur fıkrada yaşanan olay birçok farklı şekilde yaşanmıştır. Birisi sevdiğiyle evlenemediği için aklını yitirmiş akıl hastanesine düşmüş ah çekmektedir. Bir süre sonra üst ranzaya ah çekerek söylenen yeni bir hasta gelir. Tanışırlar gelen kişinin kendisinin evlenemediği kızla evlendiği için mutsuz olduğunu ve aklını yitirdiğini fark eder. Örnekteki kız yerine, erkek, araba, ev, makam, iş vs. birçok imtihan unsuru konabilir.
Yine bazı insanların hayatlarının günlerinin veya ömürlerinin belli bir kısmını görürüz. O andaki mutlu görünen hallerine imreniriz, göremediğimiz zamanlarda da öyledirler zannederiz. Oysa sair vakitlerde ve ileriki yaşlarda, yapılan yanlışlar büyük felaketler netice vermiştir fark edemeyiz.
Bu müthiş zararlarından dolayıdır ki Bediüzzaman “nazar-ı sathi zulümattır” der. Sayısız çelişkileri ve imkansızlıkları içeren inkarı insanların nasıl kabul ettiği sorulduğunda “ onlar mesleklerinin içyüzünü görememişler, şeytan uzaktan baktırmakla onları kandırmış, uzaktan bakınca muhal mümkün görünür” mealinde cevaplar verir.
Aynı şekilde günahlarda sathi bir nazarla bakıldığında cazip görünür. Oysa insaflı bir nazarla derinlemesine bakıldığında günahın içinde cehennemin yakıcı azabının tohumları saklı olduğu fark edilir. Bediüzzamanın tabiriyle “ günahlar zehirli bir baldır ”. Dışı güzel süslenmiş bir bomba gibidir. Paketin cazibesine aldanan kutuyu açan felaketlere uğrar.
Salih amellerde ise imtihan sırrı gereği görünüşte bir yük ve külfet vardır. Ama içerisinde kalb ve ruhu iki cihanda ebedi saadetlere kavuşturan lezzetler gizlidir. Salih amel mütevazi giyinmiş ama ilim, şefkat ve cömertlik gibi her güzel vasfı taşıyan candan bir dosta benziyor.
İnsanın gerek Salih ameldeki lezzeti, gerek günahlardaki elemi fark etmesi için sathi bakıştan kurtulup, derinlemesine, hikmet nazarıyla bakması gerekiyor. Dış görünüşe ve anın cazibesine aldanmayıp derinlemesine ve neticelerine vakıf olması gerekiyor.
"ALLAH TEALA HAZRETLERİ cenneti yarattığı zaman Cibril aleyhisselâm'a: "Git ona bir bak!" buyurdular. O da gidip cennete baktı ve: "(Ey RABBim!) Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!" dedi.
(ALLAH TEALA HAZRETLERİ) cennetin etrafını mekruhlarla çevirdi. Sonra: "Hele git ona bir daha bak!" buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha baktı. Sonra da: "Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!" dedi. Cehennemi yaratınca, Cebrail'e: "Git, bir de şuna bak!" buyurdu. O da gidip ona baktı ve: "İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!" dedi.
ALLAH TEALA HAZRETLERİ de onun etrafını şehvetlerle kuşattı. Sonra da: "Git ona bir kere daha bak!" dedi. O da gidip ona baktı. Döndüğü zaman: "İzzetine yemin olsun, tek kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!" dedi."
Bu hadis bize açıkça ders veriyor ki cennete giden yolda çok engeller var ve takılmamak için dış görünüşüne aldanmamalıyız. Ve cehenneme giden yoldan kendimizi korumak için cazip görünen günahlara aldanmamalıyız.
Yine bazı insanların hayatlarının günlerinin veya ömürlerinin belli bir kısmını görürüz. O andaki mutlu görünen hallerine imreniriz, göremediğimiz zamanlarda da öyledirler zannederiz. Oysa sair vakitlerde ve ileriki yaşlarda, yapılan yanlışlar büyük felaketler netice vermiştir fark edemeyiz.
Bu müthiş zararlarından dolayıdır ki Bediüzzaman “nazar-ı sathi zulümattır” der. Sayısız çelişkileri ve imkansızlıkları içeren inkarı insanların nasıl kabul ettiği sorulduğunda “ onlar mesleklerinin içyüzünü görememişler, şeytan uzaktan baktırmakla onları kandırmış, uzaktan bakınca muhal mümkün görünür” mealinde cevaplar verir.
Aynı şekilde günahlarda sathi bir nazarla bakıldığında cazip görünür. Oysa insaflı bir nazarla derinlemesine bakıldığında günahın içinde cehennemin yakıcı azabının tohumları saklı olduğu fark edilir. Bediüzzamanın tabiriyle “ günahlar zehirli bir baldır ”. Dışı güzel süslenmiş bir bomba gibidir. Paketin cazibesine aldanan kutuyu açan felaketlere uğrar.
Salih amellerde ise imtihan sırrı gereği görünüşte bir yük ve külfet vardır. Ama içerisinde kalb ve ruhu iki cihanda ebedi saadetlere kavuşturan lezzetler gizlidir. Salih amel mütevazi giyinmiş ama ilim, şefkat ve cömertlik gibi her güzel vasfı taşıyan candan bir dosta benziyor.
İnsanın gerek Salih ameldeki lezzeti, gerek günahlardaki elemi fark etmesi için sathi bakıştan kurtulup, derinlemesine, hikmet nazarıyla bakması gerekiyor. Dış görünüşe ve anın cazibesine aldanmayıp derinlemesine ve neticelerine vakıf olması gerekiyor.
"ALLAH TEALA HAZRETLERİ cenneti yarattığı zaman Cibril aleyhisselâm'a: "Git ona bir bak!" buyurdular. O da gidip cennete baktı ve: "(Ey RABBim!) Senin izzetine yemin olsun, onu işitip de ona girmeyen kalmayacak, herkes ona girecek!" dedi.
(ALLAH TEALA HAZRETLERİ) cennetin etrafını mekruhlarla çevirdi. Sonra: "Hele git ona bir daha bak!" buyurdu. Cebrail gidip ona bir daha baktı. Sonra da: "Korkarım, ona hiç kimse girmeyecek!" dedi. Cehennemi yaratınca, Cebrail'e: "Git, bir de şuna bak!" buyurdu. O da gidip ona baktı ve: "İzzetine yemin olsun, işitenlerden kimse ona girmeyecektir!" dedi.
ALLAH TEALA HAZRETLERİ de onun etrafını şehvetlerle kuşattı. Sonra da: "Git ona bir kere daha bak!" dedi. O da gidip ona baktı. Döndüğü zaman: "İzzetine yemin olsun, tek kişi kalmayıp herkesin ona gireceğinden korkuyorum!" dedi."
Bu hadis bize açıkça ders veriyor ki cennete giden yolda çok engeller var ve takılmamak için dış görünüşüne aldanmamalıyız. Ve cehenneme giden yoldan kendimizi korumak için cazip görünen günahlara aldanmamalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder