17 Şubat 2012 Cuma

“Gerçekten de bunları duyuyor musunuz?”

Vesvesesiz insan, bazen kendini her şeye hâkim gibi görebilir ve âkıbetinden emin gibi davranabilir. Ama vesveseli insan, karşısında dessas şeytanın, zalim ve gaddar bir nefis ve hevânın bulunduğunu düşünerek her an nöbet bekleyen bir asker gibi uyanık durur. Bu yönüyle vesvese, insanda bir bakıma şeytanın vazifesini yapar, onda ALLAH’a (celle celâluhu) sığınma duygusunu tetikler.
Şeytanın müdahalesi sonucu olan vesvese, esasen insanı dikkatli ve uyanık tutar. Bundan dolayı,insan, kendisi hakkında zararlı hâle getirmediği müddetçe vesvesenin faydası olduğu da söylenebilir. Ancak bazen bir kısım asabî ruhlar, vesveseyi zararlı hâle getirebilirler. Böyle bir insan, şeytan karşısında ümitsizliğe düşer, şeytanın ara sıra içine attığı vesveseler karşısında, “Artık ben mahvoldum!” diyebilir ki işte böyle biri mağlubiyeti baştan kabullenmiş demektir. Ama karşı koyma güç ve iradesini, daha sonra da emniyetini kendinde hissettiği an da, ne cin ve şeytan ne de vesvese ona zarar verebilir.
Vesveseden kurtulmanın en önemli çaresi, vesvese üzerinde çok durmamaktır.
Üzerinde hassasiyetle durursanız, söküp atamayacağınız bir maraz hâline gelir; üzerinde durmaz, yağmur taşımayan bulutlar gibi uğrayıp geçeceğini düşünür ve “Benden bir şey koparamazsın!” derseniz o da çeker, gider. O bakımdan vesveseden kurtulmanın çaresi, üzerinde durmamak ve onu ciddî bir dert, bir problem olarak görmemektir. Vesveseyi bir derttir diye kabullenirseniz, zamanla mağlup olabilirsiniz. Vesvese sizin için bir hasımdır. Onu küçük görmek lâzımdır. Eğer vesveseye karşı fikren “ALLAH’ın tevfikiyle senin altından vurur üstünden çıkarım!” derseniz rahatlıkla onun üstesinden gelebilirsiniz.
Bu itibarla da insan, vesveseye sahip çıkmamalı, çünkü o, ona ait değildir. İnsan onu, kendi düşüncesiyle, iradesiyle yapmamıştır. O tasavvur ve tahayyülün, ne plânı ne de hesabı ona aittir. O kendi kendine gelmiştir. Bu açıdan da insan ondan rahatsız olmamalıdır. Zaten işin en mühim yönü de, vesveseden insanın rahatsız olmasıdır. Vesvese, sana ait bir şey olsaydı hiç rahatsız olur muydun?
Sahabiler, Resûl-i Ekrem’e (aleyhissalâtü vesselâm) gelip, “Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geçiyor ki, normalde bunu söylemenin günah ve küfür olacağına inanıyoruz.” diye sıkıntılarını bildirdiler. ALLAH RESÜLÜ, “Gerçekten de bunları duyuyor musunuz?” diye onlara sordu. Onların, “Evet” cevabı üzerine de EfendimizSAV, “İşte bu, imanın kuvvetindendir.”buyurdular. Buna şöyle de bakılabilir; şeytanın arkasından tıpış tıpış gidene şeytan niye vesvese versin ki? Kim doğru istikamette gidiyorsa, o, onunla meşgul olur ve onu baştan çıkarmaya çalışır.
Rahatına düşkün birisi rüyada şeytanı görür. Şeytan elinde pek çok iple bir tarafa doğru gitmektedir. “Nereye gidiyorsun?” diye sorar. “Mescitte bir kısım âbid ve zâhitler var. Bu gem ve ipleri başlarına geçirip onları iğfal edeceğim!” cevabını verir. Bunun üzerine adam sorar: “Benim ipim hangisi? Şeytan: “Sen böyle yaşamaya devam ettiğine göre senin için ipe gerek yok; sen zaten rahat rahat arkamdan geliyorsun!” diye cevap verir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder