22 Şubat 2012 Çarşamba

ALLAH bizi korusun. Âmin!

Asıl musibet ve muzır musibet, dine gelen musibettir. Musibet-i diniyeden her vakit dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip feryad etmek gerektir.
insanın imanını ve dolayısıyla ebedî hayatını tehdit ettiği için(cennet yada cehennem)
insanı hak ve hakikatten uzaklaştırır ve dalâlete atar, imanın kaybedilmesine sebep oldugu için
İnsanı ebedî saadet yeri olan Cennet’teki yüce makam ve mevkilerden mahrum ettiği ve CENAB-I HAKK’ın eşsiz güzelliğini görmek olan cemalullah ve RÜ’YETULLAH nimetlerinden yoksun hale getirdiği için
Başta Peygamber Efendimiz (s.a.v) olmak üzere, müceddit ve müçtehitlerin çektiği sıkıntıların tümü, zâhiren şahıslarına gelmiş gibi görünse bile, hakikatta İslam'a, imana gelen musibetlerdir. İslâmi ve imani hakikatlerin doğru anlaşılmasına ve yayılmasına engel teşkil eden her türlü fikir, eylem ve saldırı birer musibettir.

Bir radyo, televizyon veya gazete gibi iletişim araçlarıyla, İslam'ın özünü zedeleyen her fikir, musibet olduğu gibi, insanları İslam'dan uzaklaştıran her film, görüntü ve fâaliyet de birer musibettir. Her bir günah içinde, küfre giden bir yol vardır. Günaha giden yolların çoğalması bir musibettir.

Müslümanların İslam'ı tam temsil edememesi bir musibettir. Efendimiz'in (s.a.v) yeterince insanlık tarafından anlaşılmaması, bir musibettir. Kısacası, insanları ALLAH, Ahiret inancından alıkoyan her şey musibettir. Ve hâkeza
Fakat dinî olmayan musibetler, hakikat noktasında musibet değildirler.
Bir kısmı ihtar-ı Rahmânîdir.Nasıl ki çoban, gayrın tarlasına tecavüz eden koyunlarına taş atıp, onlar o taştan hissederler ki, zararlı işten kurtarmak için bir ihtardır, memnunâne dönerler.

Öyle de, çok zâhirî musibetler var ki, İlâhî birer ihtar, birer ikazdır. Ve bir kısmı keffâretü’z-zünubdur(günahlara kefaret).
Ve bir kısmı,
gafleti dağıtıp, beşerî olan aczini ve zaafını bildirerek bir nevi huzur vermektir.
Musibetin hastalık olan nev’i, sabıkan geçtiği gibi, o kısım, musibet değil, belki bir iltifat-ı Rabbânîdir, bir tathirdir.Rivayette vardır ki, “Ermiş bir ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşüyor; sıtmanın titremesinden günahlar öyle dökülüyor.”
Küfür ve dalalet dışındaki her halimizden dolayı ALLAH'a hamd olsun
Yeryüzünde riya, inkar, hiyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü). Diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi. Ya hzMuhammedimsav;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi, Taif’tir, kimi Hayber’dir..
Fethedemedik, ya HZ Muhammedimsav,
Senelerdir!
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!
Bayram yaptı yabanlar;
Semave’yi boşaltıp
Save’yi dolduranlar..
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
ALLAH bizi her türlü musîbet ve belâlardan muhafaza eylesin. Bilhassa dinimize gelecek musîbet ve felâketlerden bizi korusun. Âmin!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder