“Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki sıkıntıya düşmeniz O’na çok ağır gelir. Kalbi sizin için titrer, müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir”.TEVBE SÜRESİ
ALLAH RASULÜ (sav) ümmetinin hata ve kusurlarını affederek kırmadan, incitmeden şefkatle kucaklayarak irşat etmiştir.
Yeni müslüman olmuş birisi, EFENDİmizin yanına gelerek O'ndan yardım talep etmişti. ALLAH RASULÜ (sav) adama bazı şeyler vermesine rağmen adam hoşnutsuzluk izhar edip edep sınırlarını zorlayınca, Sahabe EFENDİlerimiz (sav) o şahsın üzerine yürümüş ve saygısızlığını cezalandırmak istemişlerdi. Fakat, PEYGAMBER EFENDİMİZ(sav) onlara mani olmuş ve başka şeyler de verip o adamı memnun etmişti. Sonra da ashabına dönüp şöyle buyurmuştu: “Benimle bu köylünün durumu kaçan bir deve ile sahibinin durumu gibidir. İnsanlar devenin peşinde koşmuş, hep beraber onu yakalamaya çalışmışlardır ama deve kalabalıktan daha çok ürkmüştür. Sonunda deve sahibi, “Devemi benimle baş başa bırakın. Ben onu sizden daha iyi bilirim, ona karşı sizden daha yumuşak davranırım” diye seslenmiş; eline bir tomar ot alarak ona ön tarafından yavaş yavaş yaklaşmış ve sonuçta devesini sakinleştirerek boynuna yuları vuruvermiştir. Eğer siz de o adamı bana bırakmasaydınız onu ateşe atmış olurdunuz. Benimle ümmetimin arasına girmeyin, ashabımı bana bırakın”
"Benimle sizin misaliniz, ateş yakan bir adamın misali gibidir ki; hemen pervaneler, kelebekler o ateşin içine düşmeye başlarlar. O bunları kovar. Ben de ateşten korumak için sizin eteğinizden tutuyorum. Halbuki siz elimden kaçıyorsunuz".
"RABBİmin nezdinden bir melek geldi ve ümmetimin yarısını CENAB-I ALLAH cennete koymak ile şefaat arasında bir tercih yapmamı istedi. Ben şefaati tercih ettim. Zira şefaat daha umumi ve kifayetlidir. Siz bu şefaatin ümmetimin müttakilerine mi olduğunu sanıyorsunuz. Hayır! O ümmetimin hata ve günah işlemiş, günahlarla kirlenmiş olanları içindir".
Her peygamber ALLAHÜ TEALA'nın reddetmeyeceği duasını dünyada iken yapmış ve bu hakkını kullanmıştır. Sevgili PEYGAMBERimiz ise reddedilmeyecek duasını, kıyamet gününde ümmetine şefaat etmek üzere âhirete saklamış ve böylece ümmetine ne kadar düşkün olduğunu göstermiştir. Nitekim ümmetinden bir kısmının cehenneme gireceğini duyduğu an mahşer meydanında secdeye kapanıp "Ümmetim! Ümmetim!" diye yakarışa geçecek, O'na "Artık başını kaldır! Şefaat et, şefaatin kabul edilecek!" deninceye kadar başını yerden kaldırmayacaktır.
YÜCE ALLAH buyurdu ki: "Ey Cebrail, MUHAMMED (SAV)'e git ve şunu söyle: Biz seni ümmetin hakkında hoşnut edeceğiz ve asla üzmeyeceğiz”.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder