24 Nisan 2013 Çarşamba

Şirk-i hafî ne demektir?

Şirk, ALLAH’a ortak koşmak demektir. Bunun bir zâhiri, yâni açığı; bir de hafîsi, yâni gizlisi vardır. Zâhir olanı, bildiğimiz şirktir. Üç ilaha inanmak, yahut putlara tapmak bu gruba girer.

Hafî şirke gelince, bu ana hatlarıyla ikiye ayrılır.


• ALLAH’ın rızasını unutup insanlara riya ve gösterişte bulunmak.

• Eşyanın yaratılmasında birer sebep olarak vazife gören mahlukata olduğundan fazla önem vermek; onları tesir gücüne sahip zannetmek.

Bir işin tahakkukunda sebebin hakkı bir iken, ona yüz kat fazla değer biçilirse doksan dokuzu gizli şirk hesabına geçer. İnsanın kendi nefsine fazlaca güvenmesi, bütün lâtifelerini onun emrine vermesi de gizli şirktir. Buna bir misal: CEBBAR ve MÜTEKEBBİR ancak ALLAH’tır. İnsan, ALLAH’ın kendisine bahşettiği varlığı, kuvveti, ilmi O’nun kullarını ezmekte kullanırsa Cebbar ve Mütekebbir olmaya özenmiş ve gizli şirke girmiş olur.

RESULULLAH (asm.) EFENDİMiz, “Felak” için, “Cehennemden bir zindandır, onda cebbarlar, mütekebbirler hapis olunur ve Cehennem ondan ALLAH’a sığınır.” buyurmuştur.

İslâm, tevhit dinidir. Bu kâinatın Sahibi ve Mâliki birdir. Her hayır, ancak Onun hazinesindedir. İslâm, ne ışık için güneşe, ne tahıl için tarlaya, ne de serveti için zengine aşırı ölçüde minnettar olunmamasını ders verir. Herkes ve her şey, sadece birer sebep, birer vesiledir. Bütün nimetler, arz ve semanın RABBİnden gelmektedir.

Bu dersi alan fakir bir mümin, bir zengine rızkını o veriyormuşçasına zillet gösterirse, tevhit inancı, yâni ALLAH’ı bir bilme itikadı zedelenebilir.
Zengin olsun, fakir olsun her insan, ancak iman, ahlâk, fazilet, ilim, irfan, dürüstlük, cömertlik, yardımseverlik gibi sıfatları için sevilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder