İlk insan Adem (as)'dan beri insanlık, birbirine zıt iki yolda yürüye gelmiştir. Bu, kıyamete kadar da böyle devam edecektir. Bu yollardan biri, iman ve hidayet yolu; diğeri de küfür ve dalalet yoludur.
İnsaf ve vicdan ışığında bakıldığında, bütün güzelliklerin, hayır ve kemalatın, huzur ve saadetin iman yolunda; çirkinlik, şer, tahrip ve hakka tecavüzlerin de küfür yolunda olduğu açık bir şekilde görülecektir.
Dış dünyadaki bu kutuplaşma ve zıtlaşma, insanın iç dünyasında da cereyan etmekte, duygular ve hisler arasında çatışma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kalp, akıl, vicdan insanı iman yoluna sevk ederken, nefis, his, heva ve vehim de inkar yoluna iterler. İnsanın iç dünyası bu zıtların çarpışmalarına her zaman sahne olur. Bunlardan hangisi ağırlık kazanırsa, insan o cephede yerini alır, o yolda yürümeye başlar.
Bu alanda, insanı küfre sevk eden, fikri sapıklığa (dalalete) düşüren sebepler
1. Cehalet
Geçmişte ve günümüzde insanların küfre girmesine sebep olan saiklerin başında cehil gelir. Feza araştırmaları yapan insan da eğer ALLAH'a inanmıyorsa, inanmamasındaki birinci sebep cehalettir.
Burada kastedilen cehalet, eşyanın var oluşundaki niçin ve nedeni muhakeme eksikliği, yani basit ve sathi düşünmedir.
Cehaletin bir sebebi de, taassup ve taklittir. Geçmiş peygamberler, kavimlerini imana ve tevhide davet ederken, karşılarına çıkan en büyük engel, bu olmuştur. Onlar, kavimlerinin taassubu ve atalarının sapık inançlarına körü körüne bağlılıkları ile ciddi mücadele vermişlerdir. Kur'an'da da bu husus üzerinde önemle durulur ve yanlışlığı vurgulanır.
Amr Bin As'a, bir gün:
İnsaf ve vicdan ışığında bakıldığında, bütün güzelliklerin, hayır ve kemalatın, huzur ve saadetin iman yolunda; çirkinlik, şer, tahrip ve hakka tecavüzlerin de küfür yolunda olduğu açık bir şekilde görülecektir.
Dış dünyadaki bu kutuplaşma ve zıtlaşma, insanın iç dünyasında da cereyan etmekte, duygular ve hisler arasında çatışma şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kalp, akıl, vicdan insanı iman yoluna sevk ederken, nefis, his, heva ve vehim de inkar yoluna iterler. İnsanın iç dünyası bu zıtların çarpışmalarına her zaman sahne olur. Bunlardan hangisi ağırlık kazanırsa, insan o cephede yerini alır, o yolda yürümeye başlar.
Bu alanda, insanı küfre sevk eden, fikri sapıklığa (dalalete) düşüren sebepler
1. Cehalet
Geçmişte ve günümüzde insanların küfre girmesine sebep olan saiklerin başında cehil gelir. Feza araştırmaları yapan insan da eğer ALLAH'a inanmıyorsa, inanmamasındaki birinci sebep cehalettir.
Burada kastedilen cehalet, eşyanın var oluşundaki niçin ve nedeni muhakeme eksikliği, yani basit ve sathi düşünmedir.
Cehaletin bir sebebi de, taassup ve taklittir. Geçmiş peygamberler, kavimlerini imana ve tevhide davet ederken, karşılarına çıkan en büyük engel, bu olmuştur. Onlar, kavimlerinin taassubu ve atalarının sapık inançlarına körü körüne bağlılıkları ile ciddi mücadele vermişlerdir. Kur'an'da da bu husus üzerinde önemle durulur ve yanlışlığı vurgulanır.
Amr Bin As'a, bir gün:
"Sen akıllı bir adamsın, İslamiyet’i kabulde gecikmene ne sebep oldu?" diye sorulmuştu.
"Biz, bizden önceki kuşaktan yaşlı-tecrübeli, bize hakim bir toplulukla bir arada bulunuyorduk. Onlar karşılıklı dağlar arasındaki bir dağ yolunu tutup gittiler. Biz de oraya çıkıncaya kadar onlara uyduk. Onlar Peygamberi (asm) inkar ettiler, onlarla birlikte biz de inkar ettik. O zaman yaptığımız iş üzerinde hiç düşünmedik. Sadece onları taklit ettik. Onlar ölüp gidince, işler bize kaldı. Kendimiz düşünüp karar vermek zorunda kaldık. Peygamberin (asm) işine bizzat bakıp doğruluğunu anlayınca, İslamiyet sevgisi kalbimize düştü..."
Günümüzde de durum değişmiş değildir. Çağdaş inkarcılar da, kendilerine büyük tanıdıkları, üstat kabul ettikleri şahısların ilkelerine, doktrinlerine, ideolojik fikirlerine, taassupla bağlı, körü körüne sadıktırlar.
2. Kibir ve Gurur
"Biz, bizden önceki kuşaktan yaşlı-tecrübeli, bize hakim bir toplulukla bir arada bulunuyorduk. Onlar karşılıklı dağlar arasındaki bir dağ yolunu tutup gittiler. Biz de oraya çıkıncaya kadar onlara uyduk. Onlar Peygamberi (asm) inkar ettiler, onlarla birlikte biz de inkar ettik. O zaman yaptığımız iş üzerinde hiç düşünmedik. Sadece onları taklit ettik. Onlar ölüp gidince, işler bize kaldı. Kendimiz düşünüp karar vermek zorunda kaldık. Peygamberin (asm) işine bizzat bakıp doğruluğunu anlayınca, İslamiyet sevgisi kalbimize düştü..."
Günümüzde de durum değişmiş değildir. Çağdaş inkarcılar da, kendilerine büyük tanıdıkları, üstat kabul ettikleri şahısların ilkelerine, doktrinlerine, ideolojik fikirlerine, taassupla bağlı, körü körüne sadıktırlar.
2. Kibir ve Gurur
Şeytanın Hak'tan sapmasına ve rahmetten kovulmasına, bu duygu sebep olmuştur.
Kibir, büyüklenme ve kendini yüksek görme hissidir. Kibir duygusunun asıl yeri, ALLAH hesabına, bütün kafir ve inkarcılara karşı üstün olmak, imanın izzetini korumak uğrunda hiç kimseye baş eğmemektir. Fakat düşüncesizlik ve gaflet yüzünden bu duygu insanı yoldan çıkarır, ALLAH'a ve RESULÜ (asv)'e isyan bayrağını açtırır. Nitekim Nemrut’un ve Firavun'un kibri, onları, ALLAH'a karşı üstünlük taslamaya sevk ederken; Ebu Cehil'in kibri de kendisini Hz. PEYGAMBER(asv)'e karşı üstün görmeye sevk etmiştir.
3. Duygu yanılmaları ve yanlış değerlendirmeler (İnhiraf)
İnsanı küfre atan mühim bir sebep de, inhiraf denen duyguların yanılmasıdır. Tıpkı suyun içindeki bir cismi kırılmış gibi yanlış görme, hükmü ona göre verme ve o hüküm üzerinde fikir yürütmedir.
4. Günahlara müptela olmak
İşlenen her bir günah, insanın kalp ve ruhunda yaralar açar, iman nurunu karartmaya başlar, insan günahta ısrar ettikçe kalbi, siyahlaşıp katılaşarak iman nurunu bütünüyle kaybedecek dereceye gelir. Bu bakımdan her günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.
İşlenen günahların lekeleri tövbe ile hemen silinmezse, kalbi tamamen kaplayıp insanı küfre kadar götürebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder