7 Temmuz 2012 Cumartesi

kör hırs

İnsan, kör hırsı ile, her şeyi elde etmeye koşar.
Sanki bütün mülkün idare ve tasarrufu, elinde imiş gibi hareket ediyor.
Halbuki insan, en basit ihtiyacını karşılayamayacak kadar aciz ve zayıftır.
Hırs ile talep ettiği şeyleri, eline geçiremeyince, hayattan kopuyor ve ümitleri tükeniyor.
Hırs, kainata konulan sebepler zincirini atlayarak, neticeye kısa yoldan ulaşma çabasıdır.
Tarlayı ekmeden, sulamadan mahsulatı arzulamak gibi bir duygudur.
Böyle bir duygu ise asla ve kata başarı elde edemez, daima mahrumiyete mahkumdur. Zira neticeyi almak için neticeye takılmış sebepleri birer birer aşmak gerekiyor; bunlardan birisini atlasa netice hasıl olmuyor, bu da neticeden mahrum kalmasına sebep oluyor.
Başarı elde edemeyince, hayattan beklentileri
ve umutları tükeniyor ve ümitsizlik hastalığına düşüyor.

Mesela birisini beklerken onun gelmesini aşırı isteriz, bu bizde bekleme sabrını tüketir ve gelmeyecek der gideriz. Halbuki kavuşmanın şartı beklemekti, biz gittikten biraz sonra o zat geldi. Burada teenni ile hareket etmek gerekirken, hırs ile hareket ettiğimiz için sonuçtan, yani kavuşmaktan mahrum kaldık.

Yine sabah mühim bir iş için erken kalkmamız gerekiyor, biz de bu mühim işi düşünerek akşam hırsla uyumaya çalışıyoruz, bunun verdiği sıkıntı ile uykumuz iyice kaçar.
Halbuki hırslanmadan uykunun gelmesini sabırla beklesek, sorun kalmaz.

Dilencilerden aşırı bir hırsla talep edeni hiç kimse sevmez ve acımaz, ama tevekkül ile sakin duran bir dilenciye herkes fıtri olarak acır ve meyleder. Burada dilenci sabır ile sakin dursa, herkesin merhametini kendine çeker, ama hırs ile herkese atılsa o zaman teenni ile sakin durmadığı için kaybeder
Neticeye ulaşmanın bir yolu vardır, o da ALLAH'ın koymuş olduğu tertibe uymaktır; bu genel içinde böyledir, basit gündelik işlerimizde de böyledir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder