16 Temmuz 2012 Pazartesi

gönül yapmak gelmiyorsa elinden,bari gönül yıkılmasın dilinden...


Dil, yırtıcı bir hayvan gibidir, serbest bırakılırsa sahibini parçalar.
Sükût eden, hataya düşmekten, yalandan, dedikodudan, söz taşımaktan, kendini övmekten, boş konuşmaktan ve daha birçok dil âfetlerinden kurtulur.
Gıybet edenin gıybeti yapılacaktır.
Dilimizi gıybete karşı dişlerimizin ardına hapsedersek, başkalarının gıybetlerini dahi önleyebiliriz. Dilini tutanla alay etmeye kalkanın kalbine, gizli bir elem ve hatta korku ilham edilecektir. En güvenlisi susmaktır;  kimsenin gıyabında konuşmamaktır.


Üzüntü veya öfkeye teslim olmamak
Kimi zaman da kişinin işlediği kusura üzüldüğümüz için, iyilik zannıyla gıybetini yaparız. Bazen de bu kusur nedeniyle öfkeleniriz ve kalbimiz bu duyguların etkisi altında onu manen cezalandırmak için aşağılamak ister; dilimizi tutamayız.
Üzüntü, öfke veya infialin dostlarımızı ânında harcamamıza yol açmaması gerekir.

Alışkanlığa direnmek
Hayatımız boyunca yaşadığımız aşağılanmalar, gıybeti ruhumuza sindirmiş ve bizim için güçlü bir alışkanlığa dönüştürmüş olabilir. Ailede, mahallede, okulda, askerde, işte ve her yerde sürekli küçümsenmişsek, insan onurunu korumanın değerini idrak etmemiz zordur. Bu tür alışkanlıkları teşhis etmeli ve karşımıza almalıyız.
Gıybet salgınına karşı korunmak
Önemli bir nokta da gıybetin içinde yaşadığımız toplumun
hemen tüm bireylerine veba gibi bulaşmasıdır.
TV ve gazeteler her gün gıybetle siftah yaparsa, her sabah işler gıybet seanslarıyla başlarsa, en içten dostlarımız gıybetin içerisine ölümüne saplanmışlarsa, virüsü kapmadan günün akşamına ulaşmak son derece zordur.
Gıybetten ancak konuşma özürlünün kurtulabileceğini bilmeli ve gıybet karşısında çok katı ve dikkatli olmalı

Dil emanetini korumanın sanıldığı kadar kolay değil
Hayatımızı bir üniversiteye dönüştürmeli, gıybetin inanılmaz inceliklerini kavrayabilecek akıl ve vicdan keskinliğine kavuşabilmek için, öğrendiklerimizi tüm iletişimlerimize uyarlamalıyız. Birisinden gıyabında söz edeceğimizde, aklımızdan geçen cümle ağzımızdan çıkmadan önce kendimizi onun yerine koymalı, onu hissetmeli ve rencide olacağını hissettiğimiz anda susmayı tercih etmeliyiz. En iyisi, çok az konuşmalıyız.
Netice olarak susmak, dilini korumak, açık bir hikmet ve güzel bir haslettir. Dilin susması kalbin susmasına, kalbin susması da kişinin RABBini tanımasına sebep olur. İnsanın selâmeti, dilini korumasındadır.
Bir kimse, dilini tutarsa, ALLAHU TEALA onun utanacak şeylerini örter.
HADİS
Kör cehalet çirkefleştirir insanları.
Suskunluğum asaletimdendir.
Her lafa verecek bir yanıtım var elbet
Lakin lâfa bakarım...Lafmı dıye
Bir de söyleyene bakarım…
Adam mı diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder