RESULULLAH sallallahu aleyhi ve sellem Mescid-i Nebevî’de oturmuş,
sahâbîler de onun etrafını almışken karşıdan üç kişi çıkageldi.
İkisi RESULULLAH sallallahu aleyhi ve sellem’e doğru yöneldi, diğeri gitti.
RESULULLAH sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına gelenlerden biri cemaatin arasında bir boşluk görüp oraya oturdu. Öteki ise cemaatin arkasına gidip oturdu. Üçüncü adam da çekip gitti.
RESULULLAH sallallahu aleyhi ve sellem sözünü bitirince (bunlar hakkında) şöyle buyurdu:
“Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi?
“Size şu üç kişinin durumunu haber vereyim mi?
Onlardan biri ALLAH’a sığındı, ALLAH da onu barındırdı.
Diğeri (insanları rahatsız etmekten) utandı, ALLAH da ondan hayâ etti.
Ötekine gelince, o (bu meclisten) yüz çevirdi, ALLAH da ondan yüz çevirdi.”
Bir gün RESULULLAH sallallahu aleyhi ve sellem bir ilim halkasında oturan sahâbîlerinin yanına geldi de onlara:
- “Burada niçin oturuyorsunuz?” diye sordu.
- Bize İslâmiyet’i nasip ederek büyük bir lutufta bulunması sebebiyle ALLAHı zikretmek ve ona hamdetmek için oturuyoruz, diye cevap verdiler. RESUL-i EKREM SAV:
- “Gerçekten siz buraya sadece ALLAHı zikretmek için mi oturdunuz?” diye sordu.
- Evet, vallahi sadece bu maksatla oturduk, dediler.
- “Burada niçin oturuyorsunuz?” diye sordu.
- Bize İslâmiyet’i nasip ederek büyük bir lutufta bulunması sebebiyle ALLAHı zikretmek ve ona hamdetmek için oturuyoruz, diye cevap verdiler. RESUL-i EKREM SAV:
- “Gerçekten siz buraya sadece ALLAHı zikretmek için mi oturdunuz?” diye sordu.
- Evet, vallahi sadece bu maksatla oturduk, dediler.
Bunun üzerine ALLAH'ın RESULU SAV:
- “Ben size inanmadığım için yemin vermiş değilim.
- “Ben size inanmadığım için yemin vermiş değilim.
Fakat bana Cebrâil gelerek ALLAH TEALA ’nın meleklere sizinle iftihar ettiğini haber verdi de onun için böyle söyledim” buyurdu.
1. ALLAH TEALA kendisini anan kullarından hoşnut olur ve onları meleklerinin yanında anar.
2. Bazı meleklerin vazifesi ALLAH’ı anıp zikredenleri tesbit etmektir.
3. Melekler ALLAH’ı zikreden insanları sever ve onları himâye ederler.
4. ALLAHın anıldığı zikir meclislerinde bulunmak insana mânevî faydalar sağlar.
5. CENAB-ı HAK kendisinden samimiyetle bağışlanma dileyen kullarını bağışlar ve onları korktuklarından emin kılar.
2. Bazı meleklerin vazifesi ALLAH’ı anıp zikredenleri tesbit etmektir.
3. Melekler ALLAH’ı zikreden insanları sever ve onları himâye ederler.
4. ALLAHın anıldığı zikir meclislerinde bulunmak insana mânevî faydalar sağlar.
5. CENAB-ı HAK kendisinden samimiyetle bağışlanma dileyen kullarını bağışlar ve onları korktuklarından emin kılar.
“ALLAH TEALA’nın yollarda dolaşıp zikredenleri tesbit eden melekleri vardır. Bunlar CENAB-ı HAKKı sohbet (zikreden )bir topluluğa rastladıkları zaman birbirlerine “Gelin! Aradıklarınız burada!” diye seslenirler ve o zikredenleri dünya semâsına varıncaya kadar kanatlarıyla çevirip kuşatırlar. Bunun üzerine ALLAH TEALA, meleklerden daha iyi bildiği halde yine de onlara:
- “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler:
- Sübhânallah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, ALLAHÜ EKBER diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:
- “Peki onlar beni gördüler mi ki?”
- Hayır, vallahi seni görmediler.
- “Beni görselerdi ne yaparlardı?”
- Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.
- “Kullarım benden ne istiyorlar?”
- Cennet istiyorlar.
- “Cenneti görmüşler mi?”
- Hayır, yâ RABBi! Vallahi onlar cenneti görmediler.
- “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.
- Bunlar ALLAH’a neden sığınıyorlar?”
- Cehennemden sığınıyorlar.
- “Peki cehennemi gördüler mi?”
- Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler.
- “Ya görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.
Bunun üzerine ALLAH TEALA meleklerine:
- “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:
- Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince ALLAH TEALA şöyle buyurur:
“Onu da bağışladım. Onlar öyle bir topluluktur ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”
- “Kullarım ne diyor?” diye sorar. Melekler:
- Sübhânallah diyerek seni ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan tenzih ediyorlar, ALLAHÜ EKBER diye tekbir getiriyorlar, sana hamdediyorlar ve senin yüceliğini dile getiriyorlar, derler. Konuşma şöyle devam eder:
- “Peki onlar beni gördüler mi ki?”
- Hayır, vallahi seni görmediler.
- “Beni görselerdi ne yaparlardı?”
- Şayet seni görselerdi sana daha çok ibadet ederler, şânını daha fazla yüceltirler, ulûhiyyetine yakışmayan sıfatlardan seni daha çok tenzih ederlerdi.
- “Kullarım benden ne istiyorlar?”
- Cennet istiyorlar.
- “Cenneti görmüşler mi?”
- Hayır, yâ RABBi! Vallahi onlar cenneti görmediler.
- “Ya cenneti görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cenneti görselerdi onu büyük bir iştiyakla isterlerdi, onu elde etmek için büyük gayret sarfederlerdi.
- Bunlar ALLAH’a neden sığınıyorlar?”
- Cehennemden sığınıyorlar.
- “Peki cehennemi gördüler mi?”
- Hayır, vallahi onlar cehennemi görmediler.
- “Ya görseler ne yaparlardı?”
- Şayet cehennemi görselerdi ondan daha çok kaçarlar, ondan pek fazla korkarlardı.
Bunun üzerine ALLAH TEALA meleklerine:
- “Sizi şahit tutarak söylüyorum ki, ben bu zikreden kullarımı bağışladım” buyurur. Meleklerden biri:
- Onların arasında bulunan falan kimse esasen onlardan değildir. O buraya bir iş için gelip oturmuştu, deyince ALLAH TEALA şöyle buyurur:
“Onu da bağışladım. Onlar öyle bir topluluktur ki, onların arasında bulunan kötü olmaz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder