Şükür nimete, sabır ise musibete olur.
Bu yüzden şükür, sabırdan üstündür. İnsanın musibet içinde şükür sahibi olması daha yüksek bir makamdır. Zira bu halde hem sabır, hem de daha ilerisi olan şükür manası vardır. Sızlanmak sabırsızlık kapsamına girer, zira şükür sabrın üstünde bir makamdır.
Ayrıca insan aciz ve tahammülsüz bir varlık olduğu için, şikayet ve sızlanmaktan kendini kurtaramaz. Bu sebeple insana şikayet etme, sızlanma demek yerine, ALLAH’ı aciz kullara şikayet manasına gelen isyan yerine, derdini ve halini ALLAH’a şikayet et denilmelidir. O zaman hem dert ve musibetler merciine şikayet edilmiş olur, hem de o tahammülsüzlükten gelen sızlanma ve şikayet ihtiyacı meşru bir şekilde tatmin edilmiş olur.
Bu avam insanlar için temel bir ölçüdür.
Nasıl, iman ve ibadetlerin nihayetsiz makam ve dereceleri varsa, aynı şekilde sabrın da nihayetsiz derece ve makamları vardır.
Ağlama ve sızlanmayı
Onun kapısında yapmak güzel bir kulluk iken, sair insanların nazarında yapmak isyan ve fısk oluyor. Yalnız derdimizi şikayetsiz olarak birileri ile paylaşmak sabra muhalif olmaz. Zira ALLAH devayı sebepler eli ile gönderiyor, biz bütünü ile sebeplerden yüz çevirir isek, adetullaha muhalefet etmiş oluruz. Mesela, bir yerimiz ağrıyor ama sabra muhalif olur zannı ile hekime müracaat etmiyoruz; bu sabır değil, eziyet olur. Şikayet etmeden, devayı sebeplerde aramak caizdir, sabra muhalif olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder