ALLAH, kainatta her icraat ve işini sebepler vasıtası ile görüyor. Bu sebeple kainatta herbir netice ve sonucun bir sebep vasıtası ile olması ADETULLAHtandır.
Yani; ALLAH’ın değişmez bir prensibidir. Lakin sebepler adi ve basit iken, zahiren sebeplerden hasıl olan netice ve sonuçlar, gayet derecede mükemmel ve sanatlı oluyor. Böyle olmasının hikmeti ise yani; sebeplerin basit, sebepten hasıl olan neticenin mükemmel olması ise;
insanın sebeplere takılıp neticeleri sebepten bilerek şirke ve şükürsüzlüğe gitmemesidir. Buna rağmen insanların ekserisi sebeplerin arkasında ALLAH’ın kudret elini ve isimlerini göremiyor, ya şirke düşüyor ya da gafletle sebeplere perestiş ediyor.
Bir binanın temelinden çatısına kadar her merhalesi nasıl ustanın maharet ve sıfatlarını gösteriyor ise; kainatta da bütün sanatlar ve eserler de ALLAH’ın isim ve sıfatlarını gösterir bir bina hükmündedir. Bu sanat ve eserlerin herbir sebep perdesinde bir isim sahneleniyor. Yani; sebeplerin kainatta işlemesinin en büyük sebep ve hikmeti; ALLAH’ın isim ve sıfatlarını izhar ve ilan edilmesidir.
Şayet her şey sebepsiz ve ani olarak vücut bulsa idi, biz ALLAH’ın birçok isim ve sıfatını idrak edemeyecektik. Tıpkı bir ustanın binayı aniden yapması ile maharetlerinin anlaşılamaması gibi. Sebepler sadece ALLAH’ın ismini sahneleyen bir dekordur, yoksa sanat ve netice üstünde bir tesir ve yaratması yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder