ALLAH kainatta ADL isminin hükmü ve gereği olan adalet ile iş görüyor ve bu hükmü, kainatın her noktasında tatbik ve tecelli ettiriyor. Biz de aynı tecelli ve hükmü, yani adilane hareket etmeyi hayatımıza ve işlerimize tatbik edip ilan etmekle sorumluyuz.
İşte bu hükmü hayatıma tatbik edince, bir çeşit Şahid-i Ezeli'nin nazar-ı şuhud(şâhidlerin, şehâdet edenlerin görmesi ve tetkikleri) ve işhadına(delil göstermek, şâhid göstermek) o isim ve sıfatları sunmuş oluyorum. Diğer isimleri de buna kıyas edebiliriz.
İnsan bu isimleri hayatında ve mahiyetinde ne kadar görüp gösteriyor ise, ALLAH katında derece ve kıymeti ona göre oluyor.
Özet olarak; ALLAH’ın ahlakı ile ahlaklanıp, ALLAH’ın isim ve sıfatlarını hayatımıza ne kadar tatbik edebilirsek, bu bir çeşit, ALLAH’ın ezeli nazarına kendimizi arzı endam ve ilan etmek oluyor ve ALLAH katında kıymet ve değerimiz de bu nispette oluyor.
İnsan bu isimleri hayatında ve mahiyetinde ne kadar görüp gösteriyor ise, ALLAH katında derece ve kıymeti ona göre oluyor.
Özet olarak; ALLAH’ın ahlakı ile ahlaklanıp, ALLAH’ın isim ve sıfatlarını hayatımıza ne kadar tatbik edebilirsek, bu bir çeşit, ALLAH’ın ezeli nazarına kendimizi arzı endam ve ilan etmek oluyor ve ALLAH katında kıymet ve değerimiz de bu nispette oluyor.
Nursuz iman olmaz; ama imana göre nur olur. Yani imanın derece ve mertebesi ne ise, insanın akıl ve kalp aydınlığı da ona göre şekillenir.
İkisi arasında doğru orantı vardır, iman artıkça imanın nuru da ona göre artar, eksildikçe ona göre de eksilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder