Yerküremiz, yani Dünya bir yılda yaklaşık 188 saatlik bir mesafeyi bir dakikada döner, yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede alır. Bu muazzam hareketi ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir Kudret, bir insanı Arş-ı Âlâya getiremez mi? Güneşin çevresinde o ağır cisim olan dünyayı gezdiren bir hikmet bir insan bedenini şimşek gibi RAHMAN’ın Arşına çıkaramaz mı?
...sonunda beş vakitte karar kıldı.
Daha sonra PEYGAMBERİMiz Aleyhissalâtü Vesselam Hz. Cebrail’in rehberliğinde Cenneti, Cehennemi, âhiret menzillerini ve bütün âlemleri gezdi, gördü, Mekke’ye döndü.
Sabah olunca Kabe’nin yanında Mekkelilere Miraçı anlattı. Onlar PEYGAMBERİMizden delil istediler. PEYGAMBERİMiz Aleyhissalâtü Vesselam de onlara yolda gördüğü kafilelerinden haber verdi. Kureyşliler hemen kafileleri karşılamak için Mekke dışına çıktılar. Gelenleri aynen PEYGAMBERİMizin Aleyhissalâtü Vesselam haber verdiği gibi gördüler, ama iman nasip olmadı.
Ama yine de PEYGAMBERİMizden üst üste Miraça çıktığına dair delil istediler. PEYGAMBERİMiz Aleyhissalâtü Vesselam Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya uğradığını anlatınca Kureyşliler, “Bir ayda gidilebilen Bir yere MUHAMMED(SAV) nasıl bir gecede gidip gelebilir?” diye itiraz ettiler, ardından da Mescid-i Aksâ’yı görmüş olanlar, “Mescid-i Aksâ’yı bize anlatır mısın?” diye PEYGAMBERİMize soru yönelttiler.
PEYGAMBERİMiz Aleyhissalâtü Vesselam şöyle anlattı:
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken CENAB-I HAKK birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce
“Onların yalanlamalarından ve sorularından çok sıkıldım. Hatta o ana kadar öyle bir sıkıntı hiç çekmemiştim. Derken CENAB-I HAKK birden Beytü’l-Makdis’i bana gösterdi. Ben de ona bakarak her şeyi birer birer tarif ettim. Hatta bana, ‘Beytü’l-Makdis’in kaç kapısı var?’ diye sordular. Halbuki ben onun kapılarını saymamıştım. Beytü’l-Makdis karşımda görününce
ona bakmaya ve kapılarını teker teker saymaya ve anlatmaya başladım.”
Bunun üzerine müşrikler:
“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.
“Vallahi dos doğru tarif ettin” dediler, ama yine de iman etmediler.
Bir padişahın iki türlü konuşması vardır. Biri, bir vatandaşla telefon ederek küçük bir meseleyi görüşmesi. Diğeri de devlet başkanı, halifelik yönü ve milletin idarecisi olarak, emirlerini her tarafa duyurmak için özel bir elçisi ile konuşması, sohbet etmesi, onun aracılığı ile ferman yayınlamasıdır.
Bu örnekte olduğu gibi CENAB-I HAKKın da kulları ile iki tarzda muhatap olması vardır. Biri, özel ve cüz’i, diğeri de geniş ve genel mahiyette bir konuşması. CENAB-I HAKKın bazı velilerle özel ve cüz’i anlamda ilham etmesi birinciye örnektir.
Ama PEYGAMBERİMiz Aleyhissalâtü Vesselam bütün velayet mertebelerinin üstünde bir büyüklük ve yücelikte, kâinatın RABBi, bütün varlıkların Yaratıcısı olarak CENAB-I HAKKın sohbetine müşerref olması ise ikinci ve mükemmel olanına misaldir.
PEYGAMBER Aleyhissalâtü Vesselam elçiliği iki taraflıdır. Birisi halktan HAKKA, diğeri de HAKKtan halka. Birisi mi’râcin bâtıni tarafı olan velayet yönüdür, diğeri de zahiri tarafı olan risalet yönüdür.
Yani PEYGAMBER Aleyhissalâtü Vesselam bizi temsilen CENAB-I HAKKın huzuruna çıktı, başta insanlar olmak üzere bütün varl ıkların ibadet, kulluk, tesbih ve zikirlerini toplu olarak (askerin komutana tekmil vermesi gibi) arz etti. Bu yönüyle Miraç halktan, insanlardan, varlıklardan HAKKA bir gidiştir. Diğeri de CENAB-I HAKKın biz kullarından istediklerini, emir ve yasaklarını Resul olarak getirmiştir. İbadetlerin özü ve esası olan beş vakit namazı Miraç hediyesi olarak getirmesi gibi…
Haziran ayının sonuna kadar(tefriciye)cekilecek inşALLAH
hacet namazını kılanlar
nıyeti (katılan enaz 100 tane çekene ve encok çekene
iman, saglık ,sıhhat,afıyet huzur iki cihanda saadet ve selamet, ALLAHIN rızası ,firdevs cenneti ve katılanların muradlarının olması ) olacak inşALLAH
önceki emailler bu bloglarda
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder