23 Mart 2013 Cumartesi

uzaklaşma

"Meselâ sen âyât-ı İlâhiyeyi tefekkür ediyorsun. Birden bir maraz, ya bir iştiha, ya bevl gibi bir emr-i müheyyic şiddetle senin hissine dokunuyor..." Bu cümleyi devamı ile birlikte izah eder misiniz?

Şeytan insanları taciz edip aldatmak için önce vesveseyi kalbe atar, eğer kalp kabul etmez ise şüpheden şetme dönüşür, yani çirkin bir hayale döner. O hayalde edep dışı bazı pis ve çirkin hatırlatmaları yapar. Amaç kalbi ümitsizliğe düşürmektir. Vesveseli adam telaşa kapılıp der ki "Eyvah kalbim ALLAH’a karşı edepsizlikte bulunuyor" bu halden müthiş bir heyecan ve endişe hissetmeye başlar. Bu halden kurtulmak için ALLAH ve din hakkında düşünmemeyi ve gaflete dalmayı çare zanneder ve şeytanın istediği tuzağa düşmüş olur.
Namazda iken bir yerimiz ağrıyor veya karnımız aç veya tuvalet ihtiyacımız varsa, şeytan bunları çok iyi değerlendirir. Ya hastahane, ya mutfak, lokanta, ya da lavaboda bizleri dolaştırabilir. O yüzden çok aç iken veya lavabo ihtiyacımız varken, namaza durmak doğru karşılanmamaktadır. Şeytanın eline fırsatlar vermiş oluruz. Ancak buna rağmen, hayalde geçen şeyler gerçek değildir, birer hayaldir ve namazımızı bozmaz.
Hayal, kalpten gelen manalara bir elbise dikerken, her zaman mananın anatomisine uygun olanı değil, bazen zıt olan elbiseleri de dikebiliyor. Mesela, mana güzel ve temiz ise elbise ve semboller pis ve çirkin olabiliyor. Ama temiz ve pak olan manalar o elbise ve sembollerin içinden yara almadan veya bulaşmadan geçebilir. İşte o geçme anında vesveseli adam geçmek ile bulaşmayı ya da temas ile giyinmeyi birbirine karıştırıp, "acaba kalbim bozulmuş mu ki" diye endişe edip, o pis ve çirkin sembolleri kendi kalbinin sözleri ve manaları zannediyor. Şeytan şu zannı kullanarak o kişiyi sürekli taciz ediyor ve onu yorarak güzel düşünce ve amellerden uzaklaştırmaya çalışıyor. Öyle ise o kötü kuruntu ve vesveselerin kaynağı ve nereden geldiği bilinirse, şeytanın örümcek ağı hükmünde olan plan ve hilesi deşifre olur.
Üstad Hazretlerinin vesvese bahsinde dediği gibi vesvese bir hüküm ya da tasdik olmadığı için insanı mesul etmez. Tek zararı; mesul oldum zannına düşüp ümitsizliğe kapı açmaktır. Vesvesenin kalpten gelmediğinin ve hükümsüz olduğunun en büyük şahidi kalbin müteessir olmasıdır. İnsan kabul edip tasdik ettiği bir şeyden dolayı üzülmez. Demek bir insan şeytandan gelen vesveseden üzülüp sıkılıyor ise, bu onun kalbinden gelmediğinin en büyük delilidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder