"Bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi İYYAKE NESTAİN de, kâinatın güzel bir takvimi ol..." Burayı izah eder misiniz?
İnsan duygu, cihaz, fıtrat olarak çok cami ve külli bir donanıma sahip olduğu için, bütün kainat ile alakadar bir vaziyette yaratılmıştır. İnsan, kainatın umumunu ihata edecek his ve duygulara sahiptir. Bu yüzden, kainattaki bütün mana ve esasları tartıp, ölçecek bir mahiyettedir. Sair mahlukat ise, insana nispeten cüz’i ve hususi kalıyor. İnsan gibi, kainatın umumunu ihata edemiyor.
Mesela, insandaki göz, bütün renklerin tonlarını algılar. Ama bir hayvan, siyah ve beyaz görür. İnsandaki tat alma cihazı bütün lezzetleri tartıp, ölçer. Ama hayvanat ve diğer mahlukat, bundan mahrumdur.
Bütün bunlar gösteriyor ki insan, şu kainatın bir sultanı, bir halifesi hükmündedir. Zaten bütün kainat’ta insana hizmet ve itaat ediyor. Bu da onun halife ve sultan olduğunun delilidir. ALLAH’ın bütün isim ve sıfatlarını anlayacak ve üzerinde gösterecek yegane varlık insan olduğundan, ALLAH’a külli kulluk yapacak olan da insandır. İnsan, sahip olduğu bu cihaz ve istidatları ile ALLAH’a bir abd-ı külli, bir vekil-i umumi oluyor. Bir nevi niyet ve istidadı ile bütün mahlukatın fıtri ibadetlerini üstüne alıp, onlara vekil olup, onların adına arz-ı ubudiyet edecek tek varlıktır. İnsan, külli bir şuur ve niyet ile bütün mahlukatın yaptığı ubudiyete sahip olabilir ve onu kendi yapmış gibi arz-ı takdim edebilir. ALLAH, insana böyle bir külliyet vermiş, bunu iyi değerlendirmek lazımdır.
Mesela, insandaki göz, bütün renklerin tonlarını algılar. Ama bir hayvan, siyah ve beyaz görür. İnsandaki tat alma cihazı bütün lezzetleri tartıp, ölçer. Ama hayvanat ve diğer mahlukat, bundan mahrumdur.
Bütün bunlar gösteriyor ki insan, şu kainatın bir sultanı, bir halifesi hükmündedir. Zaten bütün kainat’ta insana hizmet ve itaat ediyor. Bu da onun halife ve sultan olduğunun delilidir. ALLAH’ın bütün isim ve sıfatlarını anlayacak ve üzerinde gösterecek yegane varlık insan olduğundan, ALLAH’a külli kulluk yapacak olan da insandır. İnsan, sahip olduğu bu cihaz ve istidatları ile ALLAH’a bir abd-ı külli, bir vekil-i umumi oluyor. Bir nevi niyet ve istidadı ile bütün mahlukatın fıtri ibadetlerini üstüne alıp, onlara vekil olup, onların adına arz-ı ubudiyet edecek tek varlıktır. İnsan, külli bir şuur ve niyet ile bütün mahlukatın yaptığı ubudiyete sahip olabilir ve onu kendi yapmış gibi arz-ı takdim edebilir. ALLAH, insana böyle bir külliyet vermiş, bunu iyi değerlendirmek lazımdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder