"Her şeyden CENAB-I HAKK ın nuruna bir kapı açılır. Bu kapılardan birisinin kapanması, gayr-ı mütenahi sair kapıların da kapanmasını istilzam etmez. Fakat hepsinin bir miftah ile açılması mümkündür." izah eder misiniz?
"Bir saray, yüzer kapalı kapıları var. Birtek kapı açılmasıyla o saraya girilebilir, öteki kapılar da açılır. Eğer bütün kapılar açık olsa, bir iki tanesi kapansa, o saraya girilemeyeceği söylenemez.
İşte, hakaik-i imaniye o saraydır. Herbir delil, bir anahtardır; ispat ediyor, kapıyı açıyor. Birtek kapının kapalı kalmasıyla o hakaik-i imaniyeden vazgeçilmez ve inkâr edilemez. Şeytan ise, bazı esbaba binaen, ya gaflet veya cehalet vasıtasıyla kapalı kalmış olan bir kapıyı gösterir; ispat edici bütün delilleri nazardan iskat ediyor. "İşte bu saraya girilmez. Belki saray değildir, içinde birşey yoktur" der, kandırır."
Üstad bu beyanı ile nefs ve şeytanın en büyük hilelerinden birini deşifre ediyor:
Bunu şöyle bir misalle açıklarsak: Mesela, bir adamın bir cinayeti işlediğine dair yüz tane belge bulunsa, o adam mahkemede bir belgenin sahte olduğunu ispat etse ve inandırıcı olmadığını izah etse, diğer doksan dokuz delili çürütmüş olabilir mi? Tüm deliler çürütülse bir tek sağlam belge kalsa yine o adam katil olarak mahkum olur. İşte şeytan aynı şekilde, imana dair bir iki delile karşı bir şüphe uydurmakla bizi imanımızdan etmeye uğraşmaktadır.
Kâinatta hangi şeye baksak, o şey bizim için İman sarayına varmaya bir kapı (ya da bir pencere) olabilir. Otuz üç pencereli Otuz Üçüncü Söz de olduğu gibi. Biz bu pencerelerden bir ikisini anlayamadık veya nefs ve şeytanın aldatmasıyla şüphe içinde kaldıysak, bu diğer pencerelerin de çürütüldüğü anlamına gelmez. Burada baktığımız her mevcut veya mevzu bir kapı ya da penceredir. Oranın anahtarı ise imana delil olma yönüdür.
Onuncu Söz'deki bablardan (malum olduğu üzere bab, kapı anlamına da gelmektedir.) birini bir şekilde anlayamadığımızda diğer bablarında kapanması gerekmez. Çünkü her kapı bizi tek başına haşir sarayına götürebilir.
Şu ifadelerde bu konuda aydınlatıcıdır:
“Bin ince ipler toplansa koca bir halat olur.” Yani bir iplikçiği koparmakla halatın gücünü inkar etmek cerbezedir.
“Arkadaş! Nefsin vücudunda bir körlük vardır. O körlük vücudunda zerre-miskal kaldıkça, hakikat güneşinin görünmesine mâni bir hicap olur. Evet, müşâhedemle sabittir ki, kat'î, yakînî burhanlarla deliller dolu olan büyük bir kalede, küçük bir taşta bir zafiyet görünürse, o kör olası nefis o kaleyi tamamen inkâr eder, altını üstüne çevirir. İşte nefsin cehaleti, hamakati, bu gibi insafsızca tahribattan anlaşılır”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder