Kerim ve cömert olan zengin bir zat,
muhtaç ve miskin bir adama ihsan ve ikramda bulunsa,
muhtaç ve miskin olan o adam da bu ihsan ve ikrama karşı minnet ve şükranlarını
tatlı ve o zengin zatın hoşuna gidecek bir şekilde ifade etse,
o zengin zat ona ihsan ve ikramını ziyadeleştirir.
Aynı adam o zengin zata, bu ne biçim ihsan ve ikram, neden diğer muhtaçlara şu kadar veriyorsun da bana bu kadar ihsanda bulunuyorsun,
dese ve sürekli sızlanıp şükür yerine şikayette bulunsa,
elbette o zengin zat bu fakir adama karşı hiddetlenecektir.
Çünkü ona ihsan ve ikramda bulunmaya mecbur değil ve onun da hakkı değil ki
şikayete hakkı olsun.
İşte şükreden kul ile şikayet içinde bulunan kulun hali bu misaldeki gibidir
Şükür, ALLAH’ın ihsan ve ikramını celp eden tatlı ve cazip bir iksir iken;
şikayet, ihsan ve ikramı meneden acı ve terbiyesiz bir isyan halidir.
İnsan şükürle ALLAH’ın rahmet ve ihsanını kendi üstüne çeker;
şikayet ve şekva ile de musibeti ve belaları üstüne çeker
ve şefkati kendi üstünden uzaklaştırır.
İnsan ALLAH’a karşı ne kadar aczini ve fakrını anlar ve bu idrak ile iltica ederse, ALLAH da insana o kadar merhamet ve şefkat ile muamele eder.
Acizlik ve fakirliğimizi idrak etmemiz şükrün anahtarı, şükür ise ihsan ve ikramın anahtarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder