Azim, kasıt, kesin irade; kalbin bir şeyi bilmesi; kalbin bir şeye karar verip, o işin niçin yapıldığını bilmesi anlamında bir fıkıh terimi NİYET
niyetin neyse sen osun
mesala elini yukarıya kaldırsan
niyetin şayet
anlamsız öylesine kaldırmak sa
selamlamak için se
elsallamak için se
kızmak için se
savaşa başlatmak için se
savaşı sonlamak için se
sayıma katılmak için se
olumlu/olumsuz oldugunu ifade için se
vesaire...
o basit aynı hareket niyetine göre anlam değer kazanıyor.
niyetin nekadarsa ALLAH indinde sen okadarsın
mesala elimizde bir pergel alalım onu açtık
kağıdın üzerinde yarı çap oldu çevirdik tam daire oldu
5cm açsan okadar 10 cm açsan okadar
nekadar büyütürsen okadar nekadar küçültürsen okadar olur
pi sabit sayı r yarıçap
r yi nekadar büyütürsek daire okadar büyür r nekadar küçülürse daire okadar küçülür
r niyet
r=gösteriş
r=alkış
r=riya
r=desinler
daire küçüldü
r nin hakikat noktasında tek değeri vardır oda r =ALLAHın rızası
işte ahirette ALLAHın bize muammeleyi ilahisi r ye bakıyor
ikramı azabı niyete bakıyor
niyet sevabı günaha günahı sevaba çevirir
niyet adi bir hareketi ibadete çevirir ve gösteriş için yapılan bir ibadeti günaha çevirir
mesala bir adam zengindir cami yaptırır o yaptıgı hayrı takdir ederiz o adamın niyeti bilinmez kalbini iç dünyasına da arif olunmaz kimse bilemez ne yapılır hüsnü zan edilir mümin mümine hüsnü zanla memurdur ama o hüsnüzan onun için ahirette kurtuluşu değildir.
En makbul amel ihlas ile yapilan ameldir. Ameller niyete göredir.
bir atı bağlamak için çaktığınız bir kazığı yerinden çıkarmayıp, sizden sonraki insanların gelip istifade etmesi için orda bırakırsanız ve sizden sonra biri gelir de aynı o kazığı -burdan geçen birisinin ayağı çarpmasın -niyetiyle ordan o kazığı sökerse, bu da sevap kazanır siz de...Bazan niyet amelin de önüne geçer. Çeşitli sebeplerle işlenemeyen amel, niyet sebebiyle sanki işlenmiş gibi ecir kazandırır.
"Müminlerden savaşa katılmayıp oturanlarla,
ALLAH yolunda mallarıyla canlarıyla cihad edenler bir değildir" (en-Nisâ', 4/95)
ayeti inince, ALLAHın ELÇİSİ(SAV) bunu yazmamı istedi. Tam bu sırada bir a'ma olan Abdullah İbn Ümmi Mektûm gelerek; "Ey ALLAH'ın RESULU(SAV) cihada gücüm yetseydi, ben de gider düşmanla savaş yapardım" dedi. Bunun üzerine CENAB-I HAKK aynı ayetin devamında; "Özürsüz olarak (savaşa katılmayıp oturanlar)" istisnasını indirdi"
Buna göre özürleri sebebiyle savaşa katılamayanlar sırf niyetleri yüzünden savaşa katılanların ecrini almaktadır.
Diğer yandan şehit olmayı samimi olarak isteyen kimsenin, evinde normal yatağında ölmesi halinde de şehitler zümresine dahil olacağı hadis-i şeriflerle sabittir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder