sorsalar sizin mahiyetiniz nedir ?
benbir sanat eseriyim.
peki senin sanatkarın kim ?
şu kainatın yaratıcısı olan ALLAH tır.
peki senin üzerinde gözüken bu nakışlar ne ?
Onun esmasının benim aynam üzerinde yansımasıdır.Ben ona aynadarlık ediyorum.
İman etmeyen birine sorsanız sanatkarını tanımayan
birine sorsanız
cevap
ben maymundan geldim
İşte aradaki fark
neoldu bir anda kıymetsiz hale geldi
yani bir insan sanatkarına nisbet edilince kıymet kazanıyor
insanın üzerine giydigi bir elbisenin markası varsa
o marka bi anda insanın oturuşunu, yürüyüşünü değiştiriyor
yani ünlü bir marka olmuş olsa
onu göstermek ister
giydiği kıyafeti elbise ceket eşarp vb..
ne ise onun markasını göstermek ister
neden
çünkü ordaki o küçük logo insanın havasını ve ortamını değiştiriyor.
Ama insan o küçüçük o logodan nisbet ediyor, kendi onda intisap ediyor kendine bir değer veriyor.
peki insan kendi üzerinde ALLAH bütün esmasının nakışları var
öyle baktıgınız zaman değerli olan kendimiziz
Şu kainatının sanatkarının bütün esması kendi üzerinde tecelli ediyor öyleyse insanın övünmesi ve havaya girmesi gerekiyor.
CENAB-I HAK insanı kainatın küçültülmüş bir haritası ve misali olarak yaratmıştır. Kainatın umumunda yazdığı azametli meseleleri insanın cephesinde aynı ile küçük ve okunaklı olarak yazmıştır. Bu yüzden insan ile kainat, keyfiyet noktasından aynı ve müsavidir, denilebilir.
ALLAH’ın bütün isim ve sıfatları insan mahiyetinde tecelli ile cevelan ediyorlar. Her bir isim ve sıfatın nakışları insanın mahiyetinde vardır.
İşte bu geniş ve cami olan mahiyet-i insanı okumanın tek yolu iman nurudur. Yani o isim ve sıfatların tecelli ve nakışları ancak iman nuru ile okunabilir. İman nuru ile okuduktan sonra, insan ile ALLAH arasında bir marifet ve muhabbet bağlantısı kurulur.
Yani iman insanı ALLAH’a intisap( bağlanma)ettirir.
Güzel bir sergi salonunda maharetli bir ressam, resimlerini sergiliyor ve bütün hüner ve inceliklerini o resimler üstünde gösteriyor. Bu sergi salonunun aydınlatma düzeneği, resimlerin üzerindeki ince maharet ve nakışları gösterecek şekildedir. Bu aydınlatma sistemi olmasa, resimlerin ne kendi ne de üzerindeki nakışları görünmez. Görünmeyince de, ressamın maharet ve hünerleri anlaşılmaz, anlaşılamayınca da, ressam ile seyirci arasında bir marifet ve muhabbet oluşmaz.
İşte o sergi salonu, insanın fıtrat ve mahiyetidir. O ressam ise ALLAH’tır. Resimler ve resim üzerindeki nakış ve ince sanatlar ise, insanın mahiyetinde tecelli eden ALLAH’ın isim ve sıfatlarının tecelli ve nakışlarıdır. O nakış ve ince sanatları gösteren aydınlatma sistemi ise iman nurudur. Sanat üzerindeki nakışlardan ve tecellilerden sanat sahibine olan marifet ve muhabbet ise, insanın kendi mahiyetindeki isim ve sıfatların tecellilerini iman nuru ile okuyup ve görüp, ALLAH’a marifet ve muhabbet kesbetmesidir. Yani bir nevi, insanın ALLAH ile intisap(bağlanma) kurmasıdır.
İnsan iman nuru ile ALLAH’a intisap edip marifet ve muhabbet kesp ederse, alay-ı İlliyene yani, en yüksek makama çıkar, maddesi kıymetsiz iken, sanat noktasında antika kıymetini alır.
Güzel bir sergi salonunda maharetli bir ressam, resimlerini sergiliyor ve bütün hüner ve inceliklerini o resimler üstünde gösteriyor. Bu sergi salonunun aydınlatma düzeneği, resimlerin üzerindeki ince maharet ve nakışları gösterecek şekildedir. Bu aydınlatma sistemi olmasa, resimlerin ne kendi ne de üzerindeki nakışları görünmez. Görünmeyince de, ressamın maharet ve hünerleri anlaşılmaz, anlaşılamayınca da, ressam ile seyirci arasında bir marifet ve muhabbet oluşmaz.
İşte o sergi salonu, insanın fıtrat ve mahiyetidir. O ressam ise ALLAH’tır. Resimler ve resim üzerindeki nakış ve ince sanatlar ise, insanın mahiyetinde tecelli eden ALLAH’ın isim ve sıfatlarının tecelli ve nakışlarıdır. O nakış ve ince sanatları gösteren aydınlatma sistemi ise iman nurudur. Sanat üzerindeki nakışlardan ve tecellilerden sanat sahibine olan marifet ve muhabbet ise, insanın kendi mahiyetindeki isim ve sıfatların tecellilerini iman nuru ile okuyup ve görüp, ALLAH’a marifet ve muhabbet kesbetmesidir. Yani bir nevi, insanın ALLAH ile intisap(bağlanma) kurmasıdır.
İnsan iman nuru ile ALLAH’a intisap edip marifet ve muhabbet kesp ederse, alay-ı İlliyene yani, en yüksek makama çıkar, maddesi kıymetsiz iken, sanat noktasında antika kıymetini alır.
İnsan küfür ile esfel-i safiline düşer, yani kıymeti sadece maddesinde kalır ki, oda beş para etmez.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder